Sözcü muharriri Hürmet Öztürk, 17-25 Aralık soruşturmasındaki ses kayıtlarına dair çarpıcı bir köşe yazısı kaleme aldı.
Öztürk, operasyon öncesinde toplanan ses kayıtlarının imha edildiği haberlerinin hakikat olmadığını, kayıtların arşivde olduğunu söylemiş oldu.
“O ses kayıtları depoda” başlıklı yazının ilgili kısmı şöyleki:
“AKP’liler, Bayraktar’ın konuşmasından rahatsız olabilir. Ancak muhalefet bırakın onu susturmayı, konuşmasını teşvik etmeliydi. Bayraktar’ın üzerine gidip savunmaya zorladılar. Söyleyecek epey kelamı olan Bayraktar’ı susturdular. Bayraktar’ı yakından tanıyan eski Bakan Namık Kemal Zeybek de, “Erdoğan Bayraktar, en değerli şahittir. AKP tersi siyasetçiler ile yorumcular, bu bedelli şahide saldırmayı bırakın. O ne itirafçıdır ne de AKP’deki çözülmenin bir örneği… Bir şeyler söyleyecek; bırakın konuşsun. ‘Suçlusun, itirafçısın’ denilince savunmaya geçti. Fakat, kendisiyle ilgili tapeleri de inkar etmedi” görüşünde.
Pekala o tapeler nerede? TBMM’de kurulan Soruşturma Komitesi, “Tapeler gerçek” ya da “Sahte” demedi. Bakanlarla ilgili dinlemelerin yöntemsiz olduğunu, bu yüzden kanıt kabul edilemeyeceğine karar verdi. O yüzden, haklarında rüşvet tezi bulunan bakanların Büyük Divan’a gönderilmesinin önü de kesilmiş oldu.
***
TBMM Soruşturma Komitesi, bakanların yöntemsiz olarak dinlendiği sebebi öne sürülerek bunların kanıt olarak kullanılamayacağına ait karar verdi. Bu durum, “Delillerin imhası” olarak basına yansıdı.
Soruşturma Kurulu’nda, karara muhalif kalan CHP ve MHP’li üyeler, muhalefet şerhlerine bakanların konuşmalarıyla ilgili kısımlara de yer verdi. Lakin AKP’li üyeler, Bakanlarla ilgili ses kayıtları, görüntü manzaraları, fiziki takip sırasındaki fotoğrafları yasadışı bir biçimde elde edildiği ve bu niçinle kanıt olarak kullanılamayacağını belirtti.
Hakikaten, soruşturmayı yürüten devrin İstanbul C.Savcısı Ekrem Aydıner de, belge ile ilgili takipsizlik sonucu vermişti. Kararda şahısların hatalı olup olmadığı değil, bakanlarla ilgili dinlemelerin yasadışı yapıldığı, bu yüzden kanıt sayılamayacağı kararına varıldı. Takipsizlik sonucu verilince, bakanın konuşmaları ne oldu? Onlar da tıpkı biçimde belgesi ile birlikte arşive kaldırıldı.
Takipsiz sonucu sonuncu bir karar değildir. Yeni kanıtlar ortaya çıkarsa takipsizlik sonucu verilen evrak bir daha canlandırılır. 17/25 Aralık belgesi ile ilgili takipsizlik sonucu verilmiş olması, bu evrakın büsbütün süreçten kaldırıldığı manasına gelmez. O yüzden tapeleri imha edilmedi…”
Öztürk, operasyon öncesinde toplanan ses kayıtlarının imha edildiği haberlerinin hakikat olmadığını, kayıtların arşivde olduğunu söylemiş oldu.
“O ses kayıtları depoda” başlıklı yazının ilgili kısmı şöyleki:
“AKP’liler, Bayraktar’ın konuşmasından rahatsız olabilir. Ancak muhalefet bırakın onu susturmayı, konuşmasını teşvik etmeliydi. Bayraktar’ın üzerine gidip savunmaya zorladılar. Söyleyecek epey kelamı olan Bayraktar’ı susturdular. Bayraktar’ı yakından tanıyan eski Bakan Namık Kemal Zeybek de, “Erdoğan Bayraktar, en değerli şahittir. AKP tersi siyasetçiler ile yorumcular, bu bedelli şahide saldırmayı bırakın. O ne itirafçıdır ne de AKP’deki çözülmenin bir örneği… Bir şeyler söyleyecek; bırakın konuşsun. ‘Suçlusun, itirafçısın’ denilince savunmaya geçti. Fakat, kendisiyle ilgili tapeleri de inkar etmedi” görüşünde.
Pekala o tapeler nerede? TBMM’de kurulan Soruşturma Komitesi, “Tapeler gerçek” ya da “Sahte” demedi. Bakanlarla ilgili dinlemelerin yöntemsiz olduğunu, bu yüzden kanıt kabul edilemeyeceğine karar verdi. O yüzden, haklarında rüşvet tezi bulunan bakanların Büyük Divan’a gönderilmesinin önü de kesilmiş oldu.
***
TBMM Soruşturma Komitesi, bakanların yöntemsiz olarak dinlendiği sebebi öne sürülerek bunların kanıt olarak kullanılamayacağına ait karar verdi. Bu durum, “Delillerin imhası” olarak basına yansıdı.
Soruşturma Kurulu’nda, karara muhalif kalan CHP ve MHP’li üyeler, muhalefet şerhlerine bakanların konuşmalarıyla ilgili kısımlara de yer verdi. Lakin AKP’li üyeler, Bakanlarla ilgili ses kayıtları, görüntü manzaraları, fiziki takip sırasındaki fotoğrafları yasadışı bir biçimde elde edildiği ve bu niçinle kanıt olarak kullanılamayacağını belirtti.
Hakikaten, soruşturmayı yürüten devrin İstanbul C.Savcısı Ekrem Aydıner de, belge ile ilgili takipsizlik sonucu vermişti. Kararda şahısların hatalı olup olmadığı değil, bakanlarla ilgili dinlemelerin yasadışı yapıldığı, bu yüzden kanıt sayılamayacağı kararına varıldı. Takipsizlik sonucu verilince, bakanın konuşmaları ne oldu? Onlar da tıpkı biçimde belgesi ile birlikte arşive kaldırıldı.
Takipsiz sonucu sonuncu bir karar değildir. Yeni kanıtlar ortaya çıkarsa takipsizlik sonucu verilen evrak bir daha canlandırılır. 17/25 Aralık belgesi ile ilgili takipsizlik sonucu verilmiş olması, bu evrakın büsbütün süreçten kaldırıldığı manasına gelmez. O yüzden tapeleri imha edilmedi…”