Göz Vakfı İdealtepe Göz Merkezi tabiplerinden Op. Dr. İbrahim Sayın, “Normal bir beğenilen göz sıvısı devamlı olarak üretilir ve istikrarlı bir biçimde emilerek boşaltılır. bu biçimdece göz içi basıncı olağan seviyelerde kalır. Üretilen göz sıvısının boşaltılması engellenirse göz içi basıncı artar ve Göz Tansiyonu hastalığı (Glokom) oluşur. Göz içi basıncının yüksek olması göz hududuna ziyan verir ve tedavi edilmediği takdirde körlüğe kadar giden görme kaybına yol açar. Tüm dünyada karşılaşılan en sık kalıcı görme kaybı sebebi glokom, 40 yaşın üstündeki her 40 şahıstan 1’inde görülmektedir. Glokom, hastalığın ortaya çıktığı her 20 bireyden birinin her iki gözünde kalıcı görme kaybına, yani körlüğe niye olmaktadır” diye konuştu.
60 YAŞ ÜZERİNDE YÜZDE 10 ORANINDA GÖRÜLÜR
Glokom 60 yaş üzerinde yüzde 10 oranında görüldüğünü belirten İbrahim Sayın, “Bebeklik (konjenital glokom) ve çocukluk çağlarında görülen tipleri de vardır. Glokom her beşerde ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. tıpkı vakitte kimi faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabilmektedir. Glokom dikkati bir göz muayenesi ile teşhis edilir. Glokom yavaş seyreden, ancak daima ilerleyen ve giderek görme hududu tahribatına yani görme kaybına yol açan, karakteristik bir belirtisi olmayan bir hastalık olduğundan erken teşhis edilmesi epeyce kıymetlidir. Glokom teşhis edildiği vakit o ana kadar tahrip olan görme hücrelerini canlandırmak mümkün değildir, tedavi kalan sağlam görme hücrelerine yöneliktir” tabirlerini kullandı.
GLOKOMUN TEŞHİSİNİ ANLATTI
Op. Dr. İbrahim Sayın Glokom ’un teşhisini şöyleki anlattı: “Göz Tansiyonu Ölçümü :Tonometre ismi verilen bir aletle ölçülür. Göz tansiyonunun ölçülmesi, kişinin hiç şikayeti olmasa dahi glokom kuşkusu taşıyıp taşımadığı hakkında fazlaca değerli ipuçları vermektedir. Hala günümüzde poliklinik muayene koşullarında en kolay ve en süratli yapılabilen glokom tarama yoludur. Göz tansiyonunu değerli bir ipucu olduğu için göz tabibi tarafınca ölçülmeli ve göz muayenesinin bir kesimi olmalıdır. Zira yalnızca göz tansiyonunun yüksek olması glokom demek değildir. Olağan göz tansiyonu 10-20 mm Hg’dir. Optik Hudut Başı Muayenesi : Optik hudut başı muayenesi glokomun teşhis ve takibinde en değerli muayene biçimlerindendir. Optik hudut başı, tabip tarafınca oftalmoskop yahut gibisi aygıtlar kullanılarak direkt gözlemleme yoluyla ve bilgisayarlı görüntüleme formları kullanılarak tomografi çekilmesi biçimleri ile incelenebilir. Tüm sistemlerdeki maksat, optik hudut başında meydana gelen değişiklikleri ortaya koymak ve glokom hasarında vakit ortasında oluşabilecek ilerlemeyi izleyebilmektir. Görme Alanı Muayenesi: Görme alanı retinadaki görme hücrelerinin hassasiyetinin hasta sözüne dayalı olarak ortaya konulması ile elde edilir. Perimetri olarak isimlendirilen görme alanı muayenesi günümüzde bilgisayarlı otomatik perimetreler kullanılarak yapılmaktadır. Bu perimetreler ışık uyaranlarını kendileri üretmekte, hasta karşılıklarını kıymetlendirmekte, ortasında bulunan olağan şahıslara ilişkin bulgularla karşılaştırarak yorum yapmakta ve tıpkı hastada vakit ortasında oluşabilecek değişiklikleri izleyebilmektedir.”
3 ÇEŞİT TEDAVİ PROSEDÜRÜ VAR
Glokom tedavisinde 3 çeşit prosedürü olduğunu söyleyen Sayın, “İlaç tedavisi (Damla tedavisi ): En sık kullanılan tedavi biçimidir günümüzdeki çeşitli ilaçlarla fazlaca tesirlidir. Ağızdan ilaç tedavisi: Nadiren kullanılır. Lazer tedavisi ve cerrahi tedavi: İlaç ve lazer tedavisinin kâfi olmadığı durumlarda tercih edilir” diyerek kelamlarını noktaladı.
KAYNAK: DHA
60 YAŞ ÜZERİNDE YÜZDE 10 ORANINDA GÖRÜLÜR
Glokom 60 yaş üzerinde yüzde 10 oranında görüldüğünü belirten İbrahim Sayın, “Bebeklik (konjenital glokom) ve çocukluk çağlarında görülen tipleri de vardır. Glokom her beşerde ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. tıpkı vakitte kimi faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabilmektedir. Glokom dikkati bir göz muayenesi ile teşhis edilir. Glokom yavaş seyreden, ancak daima ilerleyen ve giderek görme hududu tahribatına yani görme kaybına yol açan, karakteristik bir belirtisi olmayan bir hastalık olduğundan erken teşhis edilmesi epeyce kıymetlidir. Glokom teşhis edildiği vakit o ana kadar tahrip olan görme hücrelerini canlandırmak mümkün değildir, tedavi kalan sağlam görme hücrelerine yöneliktir” tabirlerini kullandı.
GLOKOMUN TEŞHİSİNİ ANLATTI
Op. Dr. İbrahim Sayın Glokom ’un teşhisini şöyleki anlattı: “Göz Tansiyonu Ölçümü :Tonometre ismi verilen bir aletle ölçülür. Göz tansiyonunun ölçülmesi, kişinin hiç şikayeti olmasa dahi glokom kuşkusu taşıyıp taşımadığı hakkında fazlaca değerli ipuçları vermektedir. Hala günümüzde poliklinik muayene koşullarında en kolay ve en süratli yapılabilen glokom tarama yoludur. Göz tansiyonunu değerli bir ipucu olduğu için göz tabibi tarafınca ölçülmeli ve göz muayenesinin bir kesimi olmalıdır. Zira yalnızca göz tansiyonunun yüksek olması glokom demek değildir. Olağan göz tansiyonu 10-20 mm Hg’dir. Optik Hudut Başı Muayenesi : Optik hudut başı muayenesi glokomun teşhis ve takibinde en değerli muayene biçimlerindendir. Optik hudut başı, tabip tarafınca oftalmoskop yahut gibisi aygıtlar kullanılarak direkt gözlemleme yoluyla ve bilgisayarlı görüntüleme formları kullanılarak tomografi çekilmesi biçimleri ile incelenebilir. Tüm sistemlerdeki maksat, optik hudut başında meydana gelen değişiklikleri ortaya koymak ve glokom hasarında vakit ortasında oluşabilecek ilerlemeyi izleyebilmektir. Görme Alanı Muayenesi: Görme alanı retinadaki görme hücrelerinin hassasiyetinin hasta sözüne dayalı olarak ortaya konulması ile elde edilir. Perimetri olarak isimlendirilen görme alanı muayenesi günümüzde bilgisayarlı otomatik perimetreler kullanılarak yapılmaktadır. Bu perimetreler ışık uyaranlarını kendileri üretmekte, hasta karşılıklarını kıymetlendirmekte, ortasında bulunan olağan şahıslara ilişkin bulgularla karşılaştırarak yorum yapmakta ve tıpkı hastada vakit ortasında oluşabilecek değişiklikleri izleyebilmektedir.”
3 ÇEŞİT TEDAVİ PROSEDÜRÜ VAR
Glokom tedavisinde 3 çeşit prosedürü olduğunu söyleyen Sayın, “İlaç tedavisi (Damla tedavisi ): En sık kullanılan tedavi biçimidir günümüzdeki çeşitli ilaçlarla fazlaca tesirlidir. Ağızdan ilaç tedavisi: Nadiren kullanılır. Lazer tedavisi ve cerrahi tedavi: İlaç ve lazer tedavisinin kâfi olmadığı durumlarda tercih edilir” diyerek kelamlarını noktaladı.
KAYNAK: DHA