CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, cemevlerine resmi olarak “ibadethane” statüsü verilmesi hedefiyle kanun teklifi verdi. Cemevlerinin resmi olarak ibadethane sayılmadığı için ısınma, elektrik, su üzere masraflar niçiniyle ayrımcılığa maruz kaldığını söyleyen Şahin, “Bu sorun derhal çözülmeli, bu ayıba son verilmelidir” dedi.
Şahin, ayrıyeten verdiği soru önergesinde de 2018 seçimleri öncesi AKP tarafınca verilen kelamları anımsatarak, “Vaatler geçerliliğini korumakta mıdır?” diye sordu.
LAİKLİK VE EŞİTLİK VURGUSU
Anayasa’da her insanın din, mezhep ve gibisi sebeplerle ayrım gözetilmeden kanun önünde eşit olduğunu belirten Şahin, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yaşadığımız coğrafyanın kadim inançlarından Alevi inancı tarih boyunca bir fazlaca ayrımcılığa maruz kalmış ve hala da kalmaktadır. Alevilerin ibadet yeri cemevidir. Devlet, laiklik unsuru doğrultusunda ülkemizde yaşayan tüm dinlerin ve mezheplerin ibadet yerlerine eşit yaklaşması gerekmektedir.”
Şahin, bu sebeple kanunlarda geçen “ibadet yeri” tarifi ortasına “cemevi” tabiri eklenerek Alevilerin ibadet yerinin net bir halde ortaya konulması gerektiğini belirtti.
Türkiye’de bulunan yüzlerce cemevi resmi olarak ibadethane olarak tanımlanmadığından birfazlaca yerde ısınma, elektrik, su üzere masraflar niçiniyle ayrımcılığa maruz kaldığını söz eden Şahin, “Bu sorun derhal çözülmeli, bu ayıba son verilmelidir” değerlendirmesini yaptı.
Mesken ve dükkanların yanı sıra ibadethanelere de fahiş elektrik, su doğal gaz faturaları geldiğini aktaran Şahin, hususa ait tekraren kanun teklifi verdiklerini anımsattı.
“VAATLER GEÇERLİLİĞİNİ KORUMAKTA MIDIR?”
Suzan Şahin, kanun teklifinin yanında soru önergesiyle de mevzuyu TBMM gündemine taşıdı. Cemevleri konusunun her seçim öncesi materyal edildiğini ve seçim vaadi olarak kaldığını belirten Şahin; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinin öne sürülen nedeninde; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP yöneticileri ve milletvekillerinden gelen açıklamaları da derledi. Şahin, Oktay’a şu soruları yöneltti:
“-Cumhurbaşkanı’nın Haziran 2018 seçimleri öncesi ‘demokrasimizi geliştirmeye devam edeceğiz, demokrasiyi bir üst lige çıkaracağız, cemevlerinin hukuksal statü sağlayacağız’ vaadi geçerliliğini korumakta mıdır?
–AİHM’nin 26 Nisan 2016’da verdiği ‘hüküm’ yeterince cemevleri aslına bakarsan hukuken ibadethane değil midir?
– Bir yerin ibadethane olup olmadığına kim karar veriyor, memleketler arası kontratlar mi, kanunlar mı yoksa şahsınızın hükümeti mi?
– Alevilerden vatandaşlardan da alınan vergiler ile ülkedeki bütün inanç merkezlerinin masrafları karşılanırken, cemevlerinin masrafları niye karşılanmamaktadır? Bu hususta ne üzere tasarruflarınız olacaktır?
–Cemevine düzenlenen elektrik faturalarının ‘tüketici grubu/sınıfı’ kategorisinde ‘ticarethane tarifesi’ yazması ve ‘ticarethane’ aboneliği yapılmış olması hangi mevzuata dayandırılmaktadır? Cemevleri ibadethane midir yoksa ticarethane midir? Bu sonucu kim vermektedir?
–Cami, mescit, sinagog, kilise üzere yerler ibadethane olarak görülüyorken cemevlerine niye ticarethane üzere denilerek abonelikler oluşturulmuştur?”
Şahin, ayrıyeten verdiği soru önergesinde de 2018 seçimleri öncesi AKP tarafınca verilen kelamları anımsatarak, “Vaatler geçerliliğini korumakta mıdır?” diye sordu.
LAİKLİK VE EŞİTLİK VURGUSU
Anayasa’da her insanın din, mezhep ve gibisi sebeplerle ayrım gözetilmeden kanun önünde eşit olduğunu belirten Şahin, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yaşadığımız coğrafyanın kadim inançlarından Alevi inancı tarih boyunca bir fazlaca ayrımcılığa maruz kalmış ve hala da kalmaktadır. Alevilerin ibadet yeri cemevidir. Devlet, laiklik unsuru doğrultusunda ülkemizde yaşayan tüm dinlerin ve mezheplerin ibadet yerlerine eşit yaklaşması gerekmektedir.”
Şahin, bu sebeple kanunlarda geçen “ibadet yeri” tarifi ortasına “cemevi” tabiri eklenerek Alevilerin ibadet yerinin net bir halde ortaya konulması gerektiğini belirtti.
Türkiye’de bulunan yüzlerce cemevi resmi olarak ibadethane olarak tanımlanmadığından birfazlaca yerde ısınma, elektrik, su üzere masraflar niçiniyle ayrımcılığa maruz kaldığını söz eden Şahin, “Bu sorun derhal çözülmeli, bu ayıba son verilmelidir” değerlendirmesini yaptı.
Mesken ve dükkanların yanı sıra ibadethanelere de fahiş elektrik, su doğal gaz faturaları geldiğini aktaran Şahin, hususa ait tekraren kanun teklifi verdiklerini anımsattı.
“VAATLER GEÇERLİLİĞİNİ KORUMAKTA MIDIR?”
Suzan Şahin, kanun teklifinin yanında soru önergesiyle de mevzuyu TBMM gündemine taşıdı. Cemevleri konusunun her seçim öncesi materyal edildiğini ve seçim vaadi olarak kaldığını belirten Şahin; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinin öne sürülen nedeninde; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP yöneticileri ve milletvekillerinden gelen açıklamaları da derledi. Şahin, Oktay’a şu soruları yöneltti:
“-Cumhurbaşkanı’nın Haziran 2018 seçimleri öncesi ‘demokrasimizi geliştirmeye devam edeceğiz, demokrasiyi bir üst lige çıkaracağız, cemevlerinin hukuksal statü sağlayacağız’ vaadi geçerliliğini korumakta mıdır?
–AİHM’nin 26 Nisan 2016’da verdiği ‘hüküm’ yeterince cemevleri aslına bakarsan hukuken ibadethane değil midir?
– Bir yerin ibadethane olup olmadığına kim karar veriyor, memleketler arası kontratlar mi, kanunlar mı yoksa şahsınızın hükümeti mi?
– Alevilerden vatandaşlardan da alınan vergiler ile ülkedeki bütün inanç merkezlerinin masrafları karşılanırken, cemevlerinin masrafları niye karşılanmamaktadır? Bu hususta ne üzere tasarruflarınız olacaktır?
–Cemevine düzenlenen elektrik faturalarının ‘tüketici grubu/sınıfı’ kategorisinde ‘ticarethane tarifesi’ yazması ve ‘ticarethane’ aboneliği yapılmış olması hangi mevzuata dayandırılmaktadır? Cemevleri ibadethane midir yoksa ticarethane midir? Bu sonucu kim vermektedir?
–Cami, mescit, sinagog, kilise üzere yerler ibadethane olarak görülüyorken cemevlerine niye ticarethane üzere denilerek abonelikler oluşturulmuştur?”