DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifini deklare etti.
Partisinin Hukuk ve Adalet Siyasetleri Lideri Mustafa Yeneroğlu ile açıklamalarda bulunan Babacan, güçlendirilmiş parlamenter sistem tekliflerini “Demokrasiye geçiş aksiyon planı” olarak nitelendirdi.
Meclis’in ehemmiyetine vurgu yapan Babacan, “Amacımız asla geçmişte uygulanan tekçi, merkeziyetçi, çoğunlukçu ve vesayetçi sistemlere geri dönmek değil. Asla eski sistemin eksik demokrasisi ile yetinmeyeceğiz. Bizler kâğıt üstünde parlamenter sistem olan, uygulamada hak ve özgürlüklerimizi gasp eden, idarede krizlere yol açan eski sistemi de elimizin zıddı ile itiyoruz” dedi.
Babacan şunları söylemiş oldu:
“2017’de halk oylamasında kabul edilip, 3 yıl 3 aydır uygulamada olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizde fazlaca büyük ziyanlara yol açtı, açıyor. Türkiye, muhtıra periyotlarında olduğu üzere gece yarısı alınan kararlarla yönetilen bir girdabın içine sürüklenmiş durumda. İsmine sistem bile diyemeyeceğimiz bu sistemsizlik sürecinin bilançosu epey ağır. Bir kişinin iki dudağı ortasına sıkışan Türkiye, hak ve özgürlüklerin rafa kalktığı, yalnızlaşan, fakirleşen bir ülke haline geldi.
Türkiye’nin şeffaf ve hesap verebilir bir anlayıştan daha da uzaklaşması kamu kurumlarının yozlaşmasını hızlandırdı. Liyakat unsuru gözardı edildi. Yürütmenin, yasama ve yargı üzerinde fiilen vesayet kurduğu bir periyodu yaşıyoruz. Yargı bağımsızlığının neredeyse yok edildiği bir müddetcin sonuçlarını yaşıyoruz. Geldiğimiz kademede ülkemizin isminin dünyada otokrasi ile yönetilen ülkeler liginde yer aldığını da üzülerek gözlemliyoruz.
DEMOKRATİK GERİLEME
Önemli bir demokratik gerileme yaşıyoruz. Esaslı demokrasi tarihimiz, sayısal olarak bakılınca epey badireler atlattı; darbeler, muhtıralar, baskı devirleri… Bugün ise farklı bir gerileme süreci var.
Türkiye’yi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme davet ediyoruz. Bu davetimiz, özgürlükçü, iştirakçi, çoğulcu demokrasi içindir. Davetimiz, demokrasiyi bütün kural ve kurumlarıyla yaşatan kuvvetler ayrılığını tesis ederek aktif istikrar ve denetleme sistemlerini güçlendiren yesyeni bir model içindir. Davetimiz eksik gedik değil tam demokrasi içindir.
AYM VE AİHM VURGUSU
Bu temelin sağlam olması, hak ve özgürlüklerin güçlenerek korunmasına bağlıdır. Temel hak ve özgürlükleri, etnik köken, lisan, din, mezhep, cinsiyet, ömür usulü, siyasi toplumsal aidiyet farkı gözetmeksizin garantiye alacağız. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamara son vereceğiz. Tabir, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin önündeki bütün pürüzleri kaldıracağız. Basın özgürlüğünü kozmik ölçülerde garanti altına alacağız. Sivil toplumun önündeki yasal ve yapısal mahzurları kaldıracak, aktiflik ve verimliliklerini artıracak düzenlemeler yapacağız. Bayanları, toplumsal ve ekonomik açıdan güçlendirici önlemler alacak, siyaset ve devlet idaresindeki temsilini artıracağız. AİHM ve AYM’nin verdiği kararların derhal yerine getirilmesini teminata alacağız.
Sistemin tam merkezinde olan gazi Meclisimizi ayağa kaldıracağız. Taraflı CHS’nin değersizleştirdiği Meclisimize prestijini iade edecek, eskisinden kuvvetli hale getireceğiz. Yürütmenin, yasama üzerinde kurduğu tahakkümü kıracağız. Meclisin yasama ve denetleme işlevlerini yerine getirmesini sağlayacağız. Mecliste kanun imal süreçlerini demokratikleştirecek, Meclisin yürütmeyi denetleme yetkisini güçlendireceğiz. Meclisin bütçe hakkını teminat altına alacağız, demokratik temsili güçlendireceğiz.
Yasamayı güçlendirirken yürütmenin de kuvvetli olmasını sağlayacağız. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlardan oluşan bir yürütme organı oluşturacağız. Yürütmeye dair icrai yetkilerin bakanlar konseyi tarafınca kullanılmasını sağlayacağız. Cumhurbaşkanını temsili yetkilerle donatacağız. Partili Cumhurbaşkanlığı uygulamasına son vereceğiz. Cumhurbaşkanının nazaranvini yerine getirirken tarafsız olmasını sağlayacağız.
Yeni sistemle bir arada yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını teminat altına alacağız. Hukuk devleti unsurunu ete kemiğe büründüreceğiz. Yüksek yargı kuruluşlarının demokratik meşruiyetini güçlendireceğiz. Siyasi iktidarın yargıya müdahale kapılarını da derhal kapatacağız. AYM’nin aktifliğini artırmak ve bağımsızlığını güçlendirmek için her türlü düzenlemeleri yapacağız.
Artık ikili istişare sürecinin tamamlamış durumdayız, oldukçalu diyalog, istişare ve işbirliği sürecini başlatmış durumdayız. Sıkıntı ülkemizin anayası ile sistem değişikliği ise bunun geniş bir siyasi mutabakat arayışı ve toplumsal mutabakat arayışı ile sürdürülmesi gerekiyor. Bu ülke, bu anayasa, sistem hepimizin. Bu bahiste istişareye açık bir tavırla çalışılmasını önemsiyoruz.”
Partisinin Hukuk ve Adalet Siyasetleri Lideri Mustafa Yeneroğlu ile açıklamalarda bulunan Babacan, güçlendirilmiş parlamenter sistem tekliflerini “Demokrasiye geçiş aksiyon planı” olarak nitelendirdi.
Meclis’in ehemmiyetine vurgu yapan Babacan, “Amacımız asla geçmişte uygulanan tekçi, merkeziyetçi, çoğunlukçu ve vesayetçi sistemlere geri dönmek değil. Asla eski sistemin eksik demokrasisi ile yetinmeyeceğiz. Bizler kâğıt üstünde parlamenter sistem olan, uygulamada hak ve özgürlüklerimizi gasp eden, idarede krizlere yol açan eski sistemi de elimizin zıddı ile itiyoruz” dedi.
Babacan şunları söylemiş oldu:
“2017’de halk oylamasında kabul edilip, 3 yıl 3 aydır uygulamada olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizde fazlaca büyük ziyanlara yol açtı, açıyor. Türkiye, muhtıra periyotlarında olduğu üzere gece yarısı alınan kararlarla yönetilen bir girdabın içine sürüklenmiş durumda. İsmine sistem bile diyemeyeceğimiz bu sistemsizlik sürecinin bilançosu epey ağır. Bir kişinin iki dudağı ortasına sıkışan Türkiye, hak ve özgürlüklerin rafa kalktığı, yalnızlaşan, fakirleşen bir ülke haline geldi.
Türkiye’nin şeffaf ve hesap verebilir bir anlayıştan daha da uzaklaşması kamu kurumlarının yozlaşmasını hızlandırdı. Liyakat unsuru gözardı edildi. Yürütmenin, yasama ve yargı üzerinde fiilen vesayet kurduğu bir periyodu yaşıyoruz. Yargı bağımsızlığının neredeyse yok edildiği bir müddetcin sonuçlarını yaşıyoruz. Geldiğimiz kademede ülkemizin isminin dünyada otokrasi ile yönetilen ülkeler liginde yer aldığını da üzülerek gözlemliyoruz.
DEMOKRATİK GERİLEME
Önemli bir demokratik gerileme yaşıyoruz. Esaslı demokrasi tarihimiz, sayısal olarak bakılınca epey badireler atlattı; darbeler, muhtıralar, baskı devirleri… Bugün ise farklı bir gerileme süreci var.
Türkiye’yi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme davet ediyoruz. Bu davetimiz, özgürlükçü, iştirakçi, çoğulcu demokrasi içindir. Davetimiz, demokrasiyi bütün kural ve kurumlarıyla yaşatan kuvvetler ayrılığını tesis ederek aktif istikrar ve denetleme sistemlerini güçlendiren yesyeni bir model içindir. Davetimiz eksik gedik değil tam demokrasi içindir.
AYM VE AİHM VURGUSU
Bu temelin sağlam olması, hak ve özgürlüklerin güçlenerek korunmasına bağlıdır. Temel hak ve özgürlükleri, etnik köken, lisan, din, mezhep, cinsiyet, ömür usulü, siyasi toplumsal aidiyet farkı gözetmeksizin garantiye alacağız. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamara son vereceğiz. Tabir, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin önündeki bütün pürüzleri kaldıracağız. Basın özgürlüğünü kozmik ölçülerde garanti altına alacağız. Sivil toplumun önündeki yasal ve yapısal mahzurları kaldıracak, aktiflik ve verimliliklerini artıracak düzenlemeler yapacağız. Bayanları, toplumsal ve ekonomik açıdan güçlendirici önlemler alacak, siyaset ve devlet idaresindeki temsilini artıracağız. AİHM ve AYM’nin verdiği kararların derhal yerine getirilmesini teminata alacağız.
Sistemin tam merkezinde olan gazi Meclisimizi ayağa kaldıracağız. Taraflı CHS’nin değersizleştirdiği Meclisimize prestijini iade edecek, eskisinden kuvvetli hale getireceğiz. Yürütmenin, yasama üzerinde kurduğu tahakkümü kıracağız. Meclisin yasama ve denetleme işlevlerini yerine getirmesini sağlayacağız. Mecliste kanun imal süreçlerini demokratikleştirecek, Meclisin yürütmeyi denetleme yetkisini güçlendireceğiz. Meclisin bütçe hakkını teminat altına alacağız, demokratik temsili güçlendireceğiz.
Yasamayı güçlendirirken yürütmenin de kuvvetli olmasını sağlayacağız. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlardan oluşan bir yürütme organı oluşturacağız. Yürütmeye dair icrai yetkilerin bakanlar konseyi tarafınca kullanılmasını sağlayacağız. Cumhurbaşkanını temsili yetkilerle donatacağız. Partili Cumhurbaşkanlığı uygulamasına son vereceğiz. Cumhurbaşkanının nazaranvini yerine getirirken tarafsız olmasını sağlayacağız.
Yeni sistemle bir arada yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını teminat altına alacağız. Hukuk devleti unsurunu ete kemiğe büründüreceğiz. Yüksek yargı kuruluşlarının demokratik meşruiyetini güçlendireceğiz. Siyasi iktidarın yargıya müdahale kapılarını da derhal kapatacağız. AYM’nin aktifliğini artırmak ve bağımsızlığını güçlendirmek için her türlü düzenlemeleri yapacağız.
Artık ikili istişare sürecinin tamamlamış durumdayız, oldukçalu diyalog, istişare ve işbirliği sürecini başlatmış durumdayız. Sıkıntı ülkemizin anayası ile sistem değişikliği ise bunun geniş bir siyasi mutabakat arayışı ve toplumsal mutabakat arayışı ile sürdürülmesi gerekiyor. Bu ülke, bu anayasa, sistem hepimizin. Bu bahiste istişareye açık bir tavırla çalışılmasını önemsiyoruz.”