Ali Babacan, Taliban’ın Afganistan’da idaresi ele geçirmesinin akabinde Türk askerinin Afganistan’dan çekilmesi tartışmalarına ait Anka Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı:
“ŞEFFAFLIKTAN UZAK, BÂTIN GÖRÜŞMELERLE YÜRÜYEN BİR SÜRECİN kararıNU GÖRÜYORUZ”
Babacan, şunları söylemiş oldu:
“Şu anda Afganistan’da gerçekleşen tablo, bizim hükümetimizin, yani şu anda Türkiye’yi yöneten paydaşlığın ne kadar büyük bir hesap kusuru ortasında olduğunu gösterdi. Bu kadar kısa bir vakit içerisinde Taliban’ın Afganistan’a hakim olabilmesi, Afganistan idaresini ülke genelinde ele geçirmesi ve hakimiyet kurması, şu anda karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Lakin o denli anlaşılıyor ki Türkiye’yi yöneten bu paydaşlık bunun farkına varamadı. Bu hesabı yapamadı. Daha geçtiğimiz haftalarda Kabil Havaalanı’nı muhafazası nazaranvini üstlenmeye istekli görünen, istekli görünen hükümet, bu tablo karşısında ne yapacak, izleyeceğiz.
Biz, biliyorsunuz tekraren sormuştuk vaktinde; ‘Türkiye’nin ulusal çıkarları nedir? Yani Afganistan’da asker bulundurmanın ve Kabil Havaalanı’nı muhafaza nazaranvinin, Türkiye tarafınca üstlenilmesinin bizim ulusal çıkarlarımız, ulusal çıkarlarımız açısından lütfen açıklamasını yapın’ dedik. Biz hükümete tekraren bunun davetini yaptık. hiç bir yanıt yok. hiç bir açıklama yok. bu biçimdesine şeffaflıktan uzak, kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmelerle, zımnî görüşmelerle ve müzakerelerle yürüyen bir müddetcin kararınu şu anda maalesef görüyoruz. Afganistan’da görmüş olduğumuz tablo, bugün ülkeyi yöneten hükümetin ne kadar büyük bir hesap kusuru ortasında olduğunu bütün gerçekliği ve açıklığıyla gözler önüne şu anda sunmuş durumda.”
“GÖRMÜŞ OLDUĞUMUZ TABLO KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL”
Babacan, Taliban’ın Afganistan’daki idaresi ele geçirmesinin akabinde yaşanan Afgan göçü problemine ait şu açıklamayı yaptı:
“Afganistan’dan yaşanan insan hareketi, hakikaten ayrıyeten sorgulanması gereken bir bahis. Şu ana kadar sayılarını tam net bilemesek de on binlerce Afgan vatandaşının geçtiğimiz birkaç ay içerisinde hudutlarımızı geçip Türkiye’ye geldiğini görüyoruz. Bunların birden fazla genç, erkek; bir kısmının üzerinde askeri üniforma var. Ve bu gelen beşerler, hudut güvenliği olmadığı için mi rahatça elini kolunu sallayarak geldi? Bunu hükümetin açıklaması lazım. Yok, hudut güveliği var, ancak bir mutabakat, bir pazarlık kararında mı bu beşerler Türkiye’ye geldi? Bunun da açıklanması lazım. Yani iki tane mümkünlük var burada. Ya şu andaki hükümet hudut güveliğini sağlayamıyor; onbinlerce insan bu biçimde elini kolunu sallaya sallaya Türkiye’ye geliyor. Yahut bir müzakere, bir pazarlık kararında bu beşerler şuurlu olarak Türkiye’ye kabul ediliyor. Burada iki tane alternatif var. Bu iki alternatiften hangisinin gerçek olduğunu hükümetin bir an evvel açıklaması lazım. Ama ne olursa olsun, görmüş olduğumuz tablo kabul edilebilir bir tablo değil.
Üstelik Türkiye’ye gelen Afgan vatandaşlarıyla ilgili açıklamanın Kanada’dan, Amerika’dan yapılması, sahiden bir öbür büyük sorun. Yani biz kendi hükümetimizden, Türkiye’yi yöneten paydaşlıktan hiç bir açıklamayı duymuyoruz; Kanada hükümeti, Amerikan hükümeti Afganlara ‘Siz gelin başvurun, biz size vereceğiz’ diyorlar. Ve bütün bu açıklamalarda güya bu insan hareketinin daha evvel yapılmış bir bâtın müzakerenin, bir pazarlığın kararı olduğu izlenimini bizde oluşturuyor. bu biçimde değilse, hükümetin açık bir biçimde bunu ortaya koyması lazım. Hükümetin bunu açıklaması lazım.”
“ŞEFFAFLIKTAN UZAK, BÂTIN GÖRÜŞMELERLE YÜRÜYEN BİR SÜRECİN kararıNU GÖRÜYORUZ”
Babacan, şunları söylemiş oldu:
“Şu anda Afganistan’da gerçekleşen tablo, bizim hükümetimizin, yani şu anda Türkiye’yi yöneten paydaşlığın ne kadar büyük bir hesap kusuru ortasında olduğunu gösterdi. Bu kadar kısa bir vakit içerisinde Taliban’ın Afganistan’a hakim olabilmesi, Afganistan idaresini ülke genelinde ele geçirmesi ve hakimiyet kurması, şu anda karşı karşıya olduğumuz bir gerçek. Lakin o denli anlaşılıyor ki Türkiye’yi yöneten bu paydaşlık bunun farkına varamadı. Bu hesabı yapamadı. Daha geçtiğimiz haftalarda Kabil Havaalanı’nı muhafazası nazaranvini üstlenmeye istekli görünen, istekli görünen hükümet, bu tablo karşısında ne yapacak, izleyeceğiz.
Biz, biliyorsunuz tekraren sormuştuk vaktinde; ‘Türkiye’nin ulusal çıkarları nedir? Yani Afganistan’da asker bulundurmanın ve Kabil Havaalanı’nı muhafaza nazaranvinin, Türkiye tarafınca üstlenilmesinin bizim ulusal çıkarlarımız, ulusal çıkarlarımız açısından lütfen açıklamasını yapın’ dedik. Biz hükümete tekraren bunun davetini yaptık. hiç bir yanıt yok. hiç bir açıklama yok. bu biçimdesine şeffaflıktan uzak, kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmelerle, zımnî görüşmelerle ve müzakerelerle yürüyen bir müddetcin kararınu şu anda maalesef görüyoruz. Afganistan’da görmüş olduğumuz tablo, bugün ülkeyi yöneten hükümetin ne kadar büyük bir hesap kusuru ortasında olduğunu bütün gerçekliği ve açıklığıyla gözler önüne şu anda sunmuş durumda.”
“GÖRMÜŞ OLDUĞUMUZ TABLO KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL”
Babacan, Taliban’ın Afganistan’daki idaresi ele geçirmesinin akabinde yaşanan Afgan göçü problemine ait şu açıklamayı yaptı:
“Afganistan’dan yaşanan insan hareketi, hakikaten ayrıyeten sorgulanması gereken bir bahis. Şu ana kadar sayılarını tam net bilemesek de on binlerce Afgan vatandaşının geçtiğimiz birkaç ay içerisinde hudutlarımızı geçip Türkiye’ye geldiğini görüyoruz. Bunların birden fazla genç, erkek; bir kısmının üzerinde askeri üniforma var. Ve bu gelen beşerler, hudut güvenliği olmadığı için mi rahatça elini kolunu sallayarak geldi? Bunu hükümetin açıklaması lazım. Yok, hudut güveliği var, ancak bir mutabakat, bir pazarlık kararında mı bu beşerler Türkiye’ye geldi? Bunun da açıklanması lazım. Yani iki tane mümkünlük var burada. Ya şu andaki hükümet hudut güveliğini sağlayamıyor; onbinlerce insan bu biçimde elini kolunu sallaya sallaya Türkiye’ye geliyor. Yahut bir müzakere, bir pazarlık kararında bu beşerler şuurlu olarak Türkiye’ye kabul ediliyor. Burada iki tane alternatif var. Bu iki alternatiften hangisinin gerçek olduğunu hükümetin bir an evvel açıklaması lazım. Ama ne olursa olsun, görmüş olduğumuz tablo kabul edilebilir bir tablo değil.
Üstelik Türkiye’ye gelen Afgan vatandaşlarıyla ilgili açıklamanın Kanada’dan, Amerika’dan yapılması, sahiden bir öbür büyük sorun. Yani biz kendi hükümetimizden, Türkiye’yi yöneten paydaşlıktan hiç bir açıklamayı duymuyoruz; Kanada hükümeti, Amerikan hükümeti Afganlara ‘Siz gelin başvurun, biz size vereceğiz’ diyorlar. Ve bütün bu açıklamalarda güya bu insan hareketinin daha evvel yapılmış bir bâtın müzakerenin, bir pazarlığın kararı olduğu izlenimini bizde oluşturuyor. bu biçimde değilse, hükümetin açık bir biçimde bunu ortaya koyması lazım. Hükümetin bunu açıklaması lazım.”