AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, kurucuları içinde yer aldığı Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA), vakıf üzerinden ordu, emniyet ve öteki kamu kurumlarına yüzlerce kişiyi yerleştirdiği, bu bireylerle ilgili sicil listeleri tuttuğu savına ait birinci defa konuştu. Bilal Erdoğan, Dünya Etnospor Konfederasyonu Lideri olarak AKP’li Çorum Belediyesince inşa edilen Türkiye’nin birinci “oba konseptli” gençlik kampının açılışında açıklama yaptı.
Öğrencilerle ok atıp mangala oynayan Erdoğan, öğrencilere “TÜGVA ile uğraşıyorlar, niye biliyor musunuz?” diye sorup karşılığını da “Siz TÜGVA’da karışık kuruşuk, abuk sabuk bir şey yapıyor musunuz? Niçin uğraşıyorlar sizinle? Niçin işlerine gelmiyor? Kıskanıyorlar değil mi? bu biçimde daha da başarılı olun. Onlar da kıskançlıktan çatlasın.” diyerek verdi.
“KENDİLERİ YAPAMIYORLAR YA…”
Türkiye’de “kutuplaşma” diye bir şey çıkartıldığını söz eden Erdoğan, “Vahdet inancının mirasçılarıyız, o vahdet inancını bozmaya yönelik bir iş bu kutuplaşma. ‘İnsanlık dinler olursa gelişemez’ diye bir inanış vardı. Bu periyot dünyada geride kaldı. Artık inananların inancına, inanmayanların da inanmamasına hürmet duyma devrine girildi. Lakin Türkiye’de o pozitivist akımın tesirinde, kendi karanlıklarını aydınlık sanan bir kesim kaldı. Bunlar hala inandığınız vakit, bir Allah’a kul olduğunuz vakit gelişemeyeceğinizi, büyük işler yapamayacağınızı düşünüyorlar. Kendileri yapamıyorlar ya, herkesi kendileri üzere sanıyorlar.”
“İnanan, namaz kılan, bir Allah’a kul olan, hacca giden, zekatını veren, insanlara faydalı bir hayat yaşamaya çalışan gelişemez mi? Teknolojide, bilimde, fende ilerleyemez mi?” diye soran Erdoğan, şöyleki devam etti:
“İlerler değil mi? Nereden biliyoruz ilerleyebildiğini. Bak, Selçuk Bayraktar’dan biliyoruz. Ecdadımızdan biliyoruz. Tarihin kaç yüzsenelerına ecdadımız damga vurmuş. Sanıyoruz ki yalnızca savaş meydanında damga vurmuş. Edebiyatta, fende, bilimde de damga vurmuş. Çağının en büyük alimleri bizim ecdadımızdan çıkmış ancak hem de epey da dindar, namazlı. Batı’dan onların yanına gelebilen kimse yok. Artık de Selçuk Bayraktar örneği var. Dindar mı? Dindar. Namazlı mı? Namazlı. Her türlü bu aydın sanan karanlıkların yobazlık dediği her şeyi yapıyor lakin şu anda dünyada yanına yaklaşabilen yok. bu biçimde olsak daha düzgün değil mi?”
“İNANÇSIZ BEŞERLER HUZURSUZ”
“İnançsız insanların huzursuz beşerler olduğunu, ne vakit kendilerini kaybedeceklerinin muhakkak olmadığını” savunan Erdoğan, “Batı’da intihar oranlarında hayli büyük artış var. Aile mefhumu büsbütün kayboldu. Cinsiyetsizlikten tutun diğer şeylere kadar abuk sabuk, Batı medeniyeti şu anda kendilerinde test ediyor. Huzur diye bir şey kalmadı, Avrupa’nın geleceği karanlık.” diye konuştu.
Avrupa’nın birliği denilen, o kutsanan Avrupa ideali kaybolduğunu tabir eden Erdoğan, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Benim uzmanlık alanım, doktora alanım Avrupa. Avrupa diye bir şey kalmayacak. Şu anda Avrupa’da seçimler yapılıyor, hükümet kurulamıyor ülkelerde. Ülkeler birbiriyle hengame ortasında. Avrupa’da başkan denilecek bir tane adam yok. Hangi ülkenin başkanı, Avrupa’nın başkanı, yok. Maalesef hepsi komik duruma düşmüş durumda. Amerika’nın bu kadar ekonomik gücüne karşın şu anda epey önemli sıkıntıları tartışıyorlar. Bunlar inançsız toplumların yaşamaya mahkum olduğu sıkıntılar, problemlerdir. Ne olur yani hem inançlı, hem gelişmiş bir toplum olunabileceğini görüyorsak, bundan niçin uzak duralım.”
“İFTİRA ATIYORLAR”
Erdoğan, ‘ahiret’ hususuyla devam ettirdiği konuşmasında “Bu dünyada var ise günahımız, onun da karşılığını öbür tarafta nazaranceğimizi düşünüyoruz. Bu sayede de daha güzel beşerler olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Siz ortada dolaşan algı çalışmalarına bakmayın. Bir taraf kendini anlatmaktan aciz, bir taraf da her türlü melanete sarılıp, insanlara iftira atıyor, ithamda bulunuyor, hakaret ediyor, saydırıyor. Biz düzgün beşerler olmaya çalışacağız.” sözlerini kullandı.
Öğrencilerle ok atıp mangala oynayan Erdoğan, öğrencilere “TÜGVA ile uğraşıyorlar, niye biliyor musunuz?” diye sorup karşılığını da “Siz TÜGVA’da karışık kuruşuk, abuk sabuk bir şey yapıyor musunuz? Niçin uğraşıyorlar sizinle? Niçin işlerine gelmiyor? Kıskanıyorlar değil mi? bu biçimde daha da başarılı olun. Onlar da kıskançlıktan çatlasın.” diyerek verdi.
“KENDİLERİ YAPAMIYORLAR YA…”
Türkiye’de “kutuplaşma” diye bir şey çıkartıldığını söz eden Erdoğan, “Vahdet inancının mirasçılarıyız, o vahdet inancını bozmaya yönelik bir iş bu kutuplaşma. ‘İnsanlık dinler olursa gelişemez’ diye bir inanış vardı. Bu periyot dünyada geride kaldı. Artık inananların inancına, inanmayanların da inanmamasına hürmet duyma devrine girildi. Lakin Türkiye’de o pozitivist akımın tesirinde, kendi karanlıklarını aydınlık sanan bir kesim kaldı. Bunlar hala inandığınız vakit, bir Allah’a kul olduğunuz vakit gelişemeyeceğinizi, büyük işler yapamayacağınızı düşünüyorlar. Kendileri yapamıyorlar ya, herkesi kendileri üzere sanıyorlar.”
“İnanan, namaz kılan, bir Allah’a kul olan, hacca giden, zekatını veren, insanlara faydalı bir hayat yaşamaya çalışan gelişemez mi? Teknolojide, bilimde, fende ilerleyemez mi?” diye soran Erdoğan, şöyleki devam etti:
“İlerler değil mi? Nereden biliyoruz ilerleyebildiğini. Bak, Selçuk Bayraktar’dan biliyoruz. Ecdadımızdan biliyoruz. Tarihin kaç yüzsenelerına ecdadımız damga vurmuş. Sanıyoruz ki yalnızca savaş meydanında damga vurmuş. Edebiyatta, fende, bilimde de damga vurmuş. Çağının en büyük alimleri bizim ecdadımızdan çıkmış ancak hem de epey da dindar, namazlı. Batı’dan onların yanına gelebilen kimse yok. Artık de Selçuk Bayraktar örneği var. Dindar mı? Dindar. Namazlı mı? Namazlı. Her türlü bu aydın sanan karanlıkların yobazlık dediği her şeyi yapıyor lakin şu anda dünyada yanına yaklaşabilen yok. bu biçimde olsak daha düzgün değil mi?”
“İNANÇSIZ BEŞERLER HUZURSUZ”
“İnançsız insanların huzursuz beşerler olduğunu, ne vakit kendilerini kaybedeceklerinin muhakkak olmadığını” savunan Erdoğan, “Batı’da intihar oranlarında hayli büyük artış var. Aile mefhumu büsbütün kayboldu. Cinsiyetsizlikten tutun diğer şeylere kadar abuk sabuk, Batı medeniyeti şu anda kendilerinde test ediyor. Huzur diye bir şey kalmadı, Avrupa’nın geleceği karanlık.” diye konuştu.
Avrupa’nın birliği denilen, o kutsanan Avrupa ideali kaybolduğunu tabir eden Erdoğan, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Benim uzmanlık alanım, doktora alanım Avrupa. Avrupa diye bir şey kalmayacak. Şu anda Avrupa’da seçimler yapılıyor, hükümet kurulamıyor ülkelerde. Ülkeler birbiriyle hengame ortasında. Avrupa’da başkan denilecek bir tane adam yok. Hangi ülkenin başkanı, Avrupa’nın başkanı, yok. Maalesef hepsi komik duruma düşmüş durumda. Amerika’nın bu kadar ekonomik gücüne karşın şu anda epey önemli sıkıntıları tartışıyorlar. Bunlar inançsız toplumların yaşamaya mahkum olduğu sıkıntılar, problemlerdir. Ne olur yani hem inançlı, hem gelişmiş bir toplum olunabileceğini görüyorsak, bundan niçin uzak duralım.”
“İFTİRA ATIYORLAR”
Erdoğan, ‘ahiret’ hususuyla devam ettirdiği konuşmasında “Bu dünyada var ise günahımız, onun da karşılığını öbür tarafta nazaranceğimizi düşünüyoruz. Bu sayede de daha güzel beşerler olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Siz ortada dolaşan algı çalışmalarına bakmayın. Bir taraf kendini anlatmaktan aciz, bir taraf da her türlü melanete sarılıp, insanlara iftira atıyor, ithamda bulunuyor, hakaret ediyor, saydırıyor. Biz düzgün beşerler olmaya çalışacağız.” sözlerini kullandı.