Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Mafyadan 10 bin dolar alan siyasetçi” tezi üzerine açıklamalarda bulundu.
Parti genel merkezinde yaptığı haftalık basın açıklamasında konuşan Serkan Özcan, “Millet, İçişleri Bakanı’ndan; mafyadan 10 bin dolar maaş alan vekilin ismini açıklamasını beklerken, Bakan çıkıp kendi üstlerini, geçmişte güvenlik hususlarında çalışmış olan seleflerini tehdit ediyor. ‘Hepiniz oradaydınız’ demeye getiriyor. Kendi ağzıyla ifşa ettiği, ‘Açıklayacağım’ dediği bir çürümeyi, resmen unutturmaya çalışıyor. ‘10 numara’ bir skandalla karşı karşıyayız” sözlerini kullandı.
Özcan, özetle şunları söylemiş oldu:
“Dünün gazetecileri, hatalılara kaçacak yer aratırken, bugün mafya konuşuyor, gazeteciler sırra kadem basıyor. Tıpkı mafyalar, ‘gazeteci benden rüşvet istedi’ diye şikayetçi oluyor. Ancak bu şikâyeti paylaştığı başka gazeteci, ‘Rüşveti kimler istemiş’ diye sormuyor, soramıyor! Dönen çarka bir bakar mısınız? Basın etiği falan hak getire; bakılırsavini şu sıkıntı kurallarda namusuyla yapan tüm basın mensuplarını tenzih ediyorum, lakin bu baskı ikliminde ortada bağımsız konuşabilen bir basın neredeyse kalmamış. Bu iktidar medyayı siyasetçiye, bürokrasiye aracılık kurumu haline getirmiş.
“ADI PARAMOUNT ANCAK İZLEDİĞİMİZ BİR HOLLYWOOD SİNEMASI DEĞİL”
Hata ve günah, birbirlerini teslim almanın, şantajın, rüşvetin kaynağı olmuş. Adamlar, bu siyasi musilajda boğulmamak için ses ve imaj kayıtları almışlar. Mafyatik salyalar devleti zehirlemiş, ancak devlet kolunu kıpırdatmaktan aciz. İsmi Paramount ancak izlediğimiz bir Hollywood sineması değil; bu ülkenin makus talihi.
Şayet bu Meclis, bu milletin makus talihini kırmak için tarihi bir vazife ifa etmek istiyorsa, bu cürüm belgelerinin niye kapatıldığını araştırmak zorundadır. Malum cinayet ve tecavüz tezlerini soruşturmak zorundadır.
“10 NUMARA SKANDAL”
Millet, İçişleri Bakanı’ndan; mafyadan 10 bin dolar maaş alan vekilin ismini açıklamasını beklerken, Sayın Bakan çıkıp kendi üstlerini, geçmişte güvenlik bahislerinde çalışmış olan seleflerini tehdit ediyor. ‘Hepiniz oradaydınız’ demeye getiriyor. Kendi ağzıyla ifşa ettiği, ‘Açıklayacağım’ dediği bir çürümeyi, resmen unutturmaya çalışıyor. ‘10 numara’ bir skandalla karşı karşıyayız. İçişleri Bakanı ‘ismini vermediği’ bir vekilin, mafyadan aylık 10 bin dolar maaş aldığını açıklıyor. Kayıp gazeteci, kaçak bir kaçakçıdan bir daha ‘ismini vermediği’ bir ‘devletlü’ için 10 milyon Euro istiyor. Cumhurbaşkanı bu skandalların yaşandığı ülkede işlerin yolunda olduğunu, hatta hayli değil yalnızca 18 ay daha sonra dünyanın birinci 10 iktisadı ortasına gireceğini tez ediyor. 10 değil bir tek Ak Parti’li isim çıkıp, bu rezalete dur demiyor. 10 değil bir tek savcı çıkıp, bu hataları soruşturmuyor.
“ELİMİZDE KALA KALA AFGANİSTAN’A BEKÇİLİK YAPMAK KALMIŞ”
Bu iktidar her işini ya ‘helalleşme’ ile ya da ‘Hamdolsun’la çözmeye başladı. ABD Başkanı’nın ‘Tanrıya şükür Erdoğan soykırımı gündeme getirmedi’ demesi gerekirken, Sayın Cumhurbaşkanı ‘Hamdolsun 24 Nisan gündeme gelmedi’ deyip, gülümsüyor. Elimizde kala kala Afganistan’a bekçilik yapmak kalmış; ona da ‘Hamdolsun’ dememizi bekliyorlar herbiçimde.
İç siyasette gereç olarak kullanmak için iki hoş fotoğraf bize yeter’ diyerek, ABD ile görüşmeye gidenler, istediklerini alamamış olacaklar ki, piyasalar o fotoğraftaki gülücüklere, doları fırlatarak karşılık verdi. Kurumları ve rasyonel aklı tarumar etmenin, hukuku içeride ayaklar altına almanın, siyasi müsilajı bütün bir ülkeye yaymanın, bedelidir bu fotoğraf. Bize ‘Aptal olma’ mektubu yazan erkeklerin, bizi bu halimizle kabul etmelerinin faturasıdır bu ödenenler. Tek Adamla, dar kliklerle, menfaat şebekeleriyle, mafyatik yapılarla, bağımsız siyasetlerin bir ortada olamayacağının özetidir bu tablo. Sen bu kadar olursan, el oğlu da sana bu kadar kıymet verir.
“BIDEN’IN ASKERLERİYİZ”
Ya yandaş medyalarının haline ne demeli. Duruma nazaran ‘Çinci’, ‘Rusçu’, ‘NATO’cu’, ‘AB’ci’ olan yanar döner medya utanmasa, ‘Biden’ın askerleriyiz’ sloganları eşliğinde, Biden muhibbi olmayanları tekfir edecek. Bakın nazaranceksiniz ABD ile görüşmeler beklendiği üzere gitmeyince doların yükselişini; bir daha dış mihraklara bağlayacak bunlar. O tutmazsa, dün gece Amerikan Merkez Bankası FED’in açıklamalarını kullanacaklar.
İktidar TL’deki çöküş için bu münasebetlere sarılmadan, biz doğrusunu daima bir arada söyleyelim. TL’deki çöküş yalnızca FED’in açıklamalarından değil beyefendiler; TL’nin savunmasız olmasından, makus yönetilen para siyasetinden, enflasyonla çaba etmeyip, faiz saplantısı ile hareket eden, siyasi ve bürokratik takımlardan. Aklı ve bilimi terk edip, kulaktan dolma bilgilerle cahilce davranmaktan kaynaklanıyor. Kabahati öbür yerde arama gayretiniz beyhude.”
Parti genel merkezinde yaptığı haftalık basın açıklamasında konuşan Serkan Özcan, “Millet, İçişleri Bakanı’ndan; mafyadan 10 bin dolar maaş alan vekilin ismini açıklamasını beklerken, Bakan çıkıp kendi üstlerini, geçmişte güvenlik hususlarında çalışmış olan seleflerini tehdit ediyor. ‘Hepiniz oradaydınız’ demeye getiriyor. Kendi ağzıyla ifşa ettiği, ‘Açıklayacağım’ dediği bir çürümeyi, resmen unutturmaya çalışıyor. ‘10 numara’ bir skandalla karşı karşıyayız” sözlerini kullandı.
Özcan, özetle şunları söylemiş oldu:
“Dünün gazetecileri, hatalılara kaçacak yer aratırken, bugün mafya konuşuyor, gazeteciler sırra kadem basıyor. Tıpkı mafyalar, ‘gazeteci benden rüşvet istedi’ diye şikayetçi oluyor. Ancak bu şikâyeti paylaştığı başka gazeteci, ‘Rüşveti kimler istemiş’ diye sormuyor, soramıyor! Dönen çarka bir bakar mısınız? Basın etiği falan hak getire; bakılırsavini şu sıkıntı kurallarda namusuyla yapan tüm basın mensuplarını tenzih ediyorum, lakin bu baskı ikliminde ortada bağımsız konuşabilen bir basın neredeyse kalmamış. Bu iktidar medyayı siyasetçiye, bürokrasiye aracılık kurumu haline getirmiş.
“ADI PARAMOUNT ANCAK İZLEDİĞİMİZ BİR HOLLYWOOD SİNEMASI DEĞİL”
Hata ve günah, birbirlerini teslim almanın, şantajın, rüşvetin kaynağı olmuş. Adamlar, bu siyasi musilajda boğulmamak için ses ve imaj kayıtları almışlar. Mafyatik salyalar devleti zehirlemiş, ancak devlet kolunu kıpırdatmaktan aciz. İsmi Paramount ancak izlediğimiz bir Hollywood sineması değil; bu ülkenin makus talihi.
Şayet bu Meclis, bu milletin makus talihini kırmak için tarihi bir vazife ifa etmek istiyorsa, bu cürüm belgelerinin niye kapatıldığını araştırmak zorundadır. Malum cinayet ve tecavüz tezlerini soruşturmak zorundadır.
“10 NUMARA SKANDAL”
Millet, İçişleri Bakanı’ndan; mafyadan 10 bin dolar maaş alan vekilin ismini açıklamasını beklerken, Sayın Bakan çıkıp kendi üstlerini, geçmişte güvenlik bahislerinde çalışmış olan seleflerini tehdit ediyor. ‘Hepiniz oradaydınız’ demeye getiriyor. Kendi ağzıyla ifşa ettiği, ‘Açıklayacağım’ dediği bir çürümeyi, resmen unutturmaya çalışıyor. ‘10 numara’ bir skandalla karşı karşıyayız. İçişleri Bakanı ‘ismini vermediği’ bir vekilin, mafyadan aylık 10 bin dolar maaş aldığını açıklıyor. Kayıp gazeteci, kaçak bir kaçakçıdan bir daha ‘ismini vermediği’ bir ‘devletlü’ için 10 milyon Euro istiyor. Cumhurbaşkanı bu skandalların yaşandığı ülkede işlerin yolunda olduğunu, hatta hayli değil yalnızca 18 ay daha sonra dünyanın birinci 10 iktisadı ortasına gireceğini tez ediyor. 10 değil bir tek Ak Parti’li isim çıkıp, bu rezalete dur demiyor. 10 değil bir tek savcı çıkıp, bu hataları soruşturmuyor.
“ELİMİZDE KALA KALA AFGANİSTAN’A BEKÇİLİK YAPMAK KALMIŞ”
Bu iktidar her işini ya ‘helalleşme’ ile ya da ‘Hamdolsun’la çözmeye başladı. ABD Başkanı’nın ‘Tanrıya şükür Erdoğan soykırımı gündeme getirmedi’ demesi gerekirken, Sayın Cumhurbaşkanı ‘Hamdolsun 24 Nisan gündeme gelmedi’ deyip, gülümsüyor. Elimizde kala kala Afganistan’a bekçilik yapmak kalmış; ona da ‘Hamdolsun’ dememizi bekliyorlar herbiçimde.
İç siyasette gereç olarak kullanmak için iki hoş fotoğraf bize yeter’ diyerek, ABD ile görüşmeye gidenler, istediklerini alamamış olacaklar ki, piyasalar o fotoğraftaki gülücüklere, doları fırlatarak karşılık verdi. Kurumları ve rasyonel aklı tarumar etmenin, hukuku içeride ayaklar altına almanın, siyasi müsilajı bütün bir ülkeye yaymanın, bedelidir bu fotoğraf. Bize ‘Aptal olma’ mektubu yazan erkeklerin, bizi bu halimizle kabul etmelerinin faturasıdır bu ödenenler. Tek Adamla, dar kliklerle, menfaat şebekeleriyle, mafyatik yapılarla, bağımsız siyasetlerin bir ortada olamayacağının özetidir bu tablo. Sen bu kadar olursan, el oğlu da sana bu kadar kıymet verir.
“BIDEN’IN ASKERLERİYİZ”
Ya yandaş medyalarının haline ne demeli. Duruma nazaran ‘Çinci’, ‘Rusçu’, ‘NATO’cu’, ‘AB’ci’ olan yanar döner medya utanmasa, ‘Biden’ın askerleriyiz’ sloganları eşliğinde, Biden muhibbi olmayanları tekfir edecek. Bakın nazaranceksiniz ABD ile görüşmeler beklendiği üzere gitmeyince doların yükselişini; bir daha dış mihraklara bağlayacak bunlar. O tutmazsa, dün gece Amerikan Merkez Bankası FED’in açıklamalarını kullanacaklar.
İktidar TL’deki çöküş için bu münasebetlere sarılmadan, biz doğrusunu daima bir arada söyleyelim. TL’deki çöküş yalnızca FED’in açıklamalarından değil beyefendiler; TL’nin savunmasız olmasından, makus yönetilen para siyasetinden, enflasyonla çaba etmeyip, faiz saplantısı ile hareket eden, siyasi ve bürokratik takımlardan. Aklı ve bilimi terk edip, kulaktan dolma bilgilerle cahilce davranmaktan kaynaklanıyor. Kabahati öbür yerde arama gayretiniz beyhude.”