İnsan sıhhatinin bedenen, ruhen ve toplumsal istikametten tam bir uygunluk hali olarak tanımlandığını anımsatan Yeditepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Farmasötik Toksikoloji Anabilim Kolu Lideri Prof. Dr. Ahmet Aydın, bu üçünden birinde bozukluk olması durumunda sıhhatin tehlikeye girdiğinin de altını çizdi. Fakat bu durumda dışarıdan vitamin yahut besin desteğine muhtaçlık duyulabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Aydın, gereksiz yere alınan vitaminlerin, bedende hür radikalleri oluşturduğunu ve bunun da DNA hasarına kadar yol açan ziyanları olabileceğini söylemiş oldu.
GEREKSİNİMİMİZ KADAR ALALIM
Meyve ve sebzeler açısından güçlü olan ülkemizde olağan ölçülerde bu eserleri tüketen sağlıklı bireylerin besinlerine ek olarak vitamin almalarına muhtaçlık olmadığına işaret eden Prof. Dr. Ahmet Aydın, “Ancak kişinin vitamin eksikliği var ise isteğine bağlı olarak değil hekim denetiminde ek vitaminleri alması gerekir” diye konuştu.
TABAĞINIZI DÖRDE BÖLÜN
C ve E vitaminlerinin en kıymetli özelliklerinin, antioksidan olmaları ve bedenimizi hür radikallere/oksidasyona karşı muhafazaları olduğunu tabir eden Prof. Dr. Aydın, kelamlarını şu biçimde sürdürdü: “Çok fazla alındığı vakit bu antioksidanlar kendileri oksidasyona yol açıyor, radikal üretiyor ve bedende radikal üretildiği vakit hücre hasarı yapabilir, DNA hasarı yapabilir, hücrelerin vefatına yol açabilir. Adeta iki ucu keskin bıçak. O niçinle gereksinimimiz var ise vitamin alalım. Masaya oturduğunuz vakit tabağınızı dörde bölün, çeyrek kısmı sebze-meyve, çeyreği protein, yanında bir süt eseri ve yanında tahıl bulunduğu vakit, gereksiniminiz olan minerali elementi karşılamış olursunuz.”
VİTAMİNLER, BESİNLERDEN ALINMALI
D vitamini ve B vitamininin, kanda ölçüldüğüne, öteki vitaminlerin ise ölçülmediğine işaret eden Prof. Dr. Aydın, “Bu eserler pak olarak algılanıyor. Örneğin, C vitamini kanda ölçülemiyor. 500 miligram C vitamini aldığımız vakit bu bedende emiliyor lakin 1000 miligram aldığımız vakit emilmiyor. Fazla vitamin aldığımız vakit, bilhassa fazla C vitamininin, böbrek taşı yapma ihtimali fazlaca güçlü. Destek yahut vitamin almak yerine teklifim, insanların bu besin unsurlarını doğal besinlerden alması” diye konuştu.
BEDENİMİZ EKSİKSİZ BİR MAKİNE
İnsan bedeninin harika bir makine olduğunu tabir eden Yeditepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Farmasötik Toksikoloji Anabilim Kısmı Lideri Prof. Dr. Ahmet Aydın Prof. Dr. Ahmet Aydın, “nasıl makine çalışabilmek için bir yakıta gereksinim duyarsa, insan bedeni da çalışabilmek için vitaminler denilen organik bileşiklere muhtaçlık duyar. Yediğimiz biroldukça besinde bulunan vitaminler, metabolizmamızın sıhhat bir halde çalışabilmesi için takviye olur. Bedenimize yararı saymakla bitmeyen vitaminler, biroldukça hastalığın tedavisinde de altın bir anahtar misyonu üstlenir. Lakin çağdaş tıbbın kurucularından biri kabul edilen Paracelsus’un meşhur kelamında de denildiği üzere ‘zehir ile ilacı ayıran dozdur.’ Her şeyin fazlası ziyanlı olduğu üzere vitaminlerin de fazlası ziyanlıdır. Bu niçinle bir makine olarak kabul edebileceğimiz bedenimizin da kapasitesini aşmayalım, gereksiz müdahalelerde bulunmayalım” dedi.
KAYNAK: İHA
GEREKSİNİMİMİZ KADAR ALALIM
Meyve ve sebzeler açısından güçlü olan ülkemizde olağan ölçülerde bu eserleri tüketen sağlıklı bireylerin besinlerine ek olarak vitamin almalarına muhtaçlık olmadığına işaret eden Prof. Dr. Ahmet Aydın, “Ancak kişinin vitamin eksikliği var ise isteğine bağlı olarak değil hekim denetiminde ek vitaminleri alması gerekir” diye konuştu.
TABAĞINIZI DÖRDE BÖLÜN
C ve E vitaminlerinin en kıymetli özelliklerinin, antioksidan olmaları ve bedenimizi hür radikallere/oksidasyona karşı muhafazaları olduğunu tabir eden Prof. Dr. Aydın, kelamlarını şu biçimde sürdürdü: “Çok fazla alındığı vakit bu antioksidanlar kendileri oksidasyona yol açıyor, radikal üretiyor ve bedende radikal üretildiği vakit hücre hasarı yapabilir, DNA hasarı yapabilir, hücrelerin vefatına yol açabilir. Adeta iki ucu keskin bıçak. O niçinle gereksinimimiz var ise vitamin alalım. Masaya oturduğunuz vakit tabağınızı dörde bölün, çeyrek kısmı sebze-meyve, çeyreği protein, yanında bir süt eseri ve yanında tahıl bulunduğu vakit, gereksiniminiz olan minerali elementi karşılamış olursunuz.”
VİTAMİNLER, BESİNLERDEN ALINMALI
D vitamini ve B vitamininin, kanda ölçüldüğüne, öteki vitaminlerin ise ölçülmediğine işaret eden Prof. Dr. Aydın, “Bu eserler pak olarak algılanıyor. Örneğin, C vitamini kanda ölçülemiyor. 500 miligram C vitamini aldığımız vakit bu bedende emiliyor lakin 1000 miligram aldığımız vakit emilmiyor. Fazla vitamin aldığımız vakit, bilhassa fazla C vitamininin, böbrek taşı yapma ihtimali fazlaca güçlü. Destek yahut vitamin almak yerine teklifim, insanların bu besin unsurlarını doğal besinlerden alması” diye konuştu.
BEDENİMİZ EKSİKSİZ BİR MAKİNE
İnsan bedeninin harika bir makine olduğunu tabir eden Yeditepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Farmasötik Toksikoloji Anabilim Kısmı Lideri Prof. Dr. Ahmet Aydın Prof. Dr. Ahmet Aydın, “nasıl makine çalışabilmek için bir yakıta gereksinim duyarsa, insan bedeni da çalışabilmek için vitaminler denilen organik bileşiklere muhtaçlık duyar. Yediğimiz biroldukça besinde bulunan vitaminler, metabolizmamızın sıhhat bir halde çalışabilmesi için takviye olur. Bedenimize yararı saymakla bitmeyen vitaminler, biroldukça hastalığın tedavisinde de altın bir anahtar misyonu üstlenir. Lakin çağdaş tıbbın kurucularından biri kabul edilen Paracelsus’un meşhur kelamında de denildiği üzere ‘zehir ile ilacı ayıran dozdur.’ Her şeyin fazlası ziyanlı olduğu üzere vitaminlerin de fazlası ziyanlıdır. Bu niçinle bir makine olarak kabul edebileceğimiz bedenimizin da kapasitesini aşmayalım, gereksiz müdahalelerde bulunmayalım” dedi.
KAYNAK: İHA