Oscar ödüllü “Pan’ın Labirenti” (El laberinto del fauno) ve “Suyun Sesi” (The Shape of Water) sinemalarının direktörü Guillermo del Toro, Martin Scorsese’ye yöneltilen bir tenkit yazısına reaksiyon gösterdi. Toplumsal medya hesabından bir paylaşım yapan Del Toro, tenkit yazısını düşmanca ve berbat niyetli bulduğunu söylemiş oldu.
Kayıp Rıhtım’ın aktardığı habere bakılırsa, Del Toro, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Burada tartışma konusu olabilecek şeyleri epey nadiren paylaşırım. Lakin (bu yazı) yanlış anlaşılmalarla, hakikat düzgün belirtilmeyen fikirlerle ve temellendirilmeyen ve düpedüz saldırgan olmak için konulmuş düşmanca sıfatlarla o kadar dolu ki. Yazı acımasız ve makus niyetli. Bu makale (siteye) tıklanma getirecektir fakat ne uğruna?” tabirlerini kullandı.
‘SCORSESE’NİN SİNEMA DÜNYASINDA SARSILMAZ BİR YERİ VAR’
Del Toro paylaşımlarına şöyleki devam etti:
“Eğer İlah bana, ‘Senin ömründen alıp Scorsese’ye vereceğiz,’ deseydi bunu kabul ederdim. O sinemayı anlıyor, koruyor, kendisinden bir kesim olarak görüyor. O her vakit sinema sanatı ve sanayisi için gayret etti. Birileri tarafınca denetim edilmedi ve bu yüzden sinema dünyasında sarsılmaz bir yeri var… Şayet, ‘hiç bir stüdyo ona hayır diyemiyor,’ diye bir şey yazılıyorsa, (o kişinin) sinema okuma, sinema tarihi ve araştırma derslerine muhtaçlığı vardır.
Bu makale Picasso’yu, ‘Perspektifi gerçek değil’ ya da Gaugin’i ‘cırtlak’ diye eleştirmekle birebir. Şayet söylemek istediğin bir şey var ise sesli bir biçimde, eleştirdiğin işi karşına alarak ve durduğun yeri netleştirerek, yaparsın. Öylesine bir fikir belirterek ve sıfatlar ‘sallayarak’ yapmazsın. Vaktimizin en başarılı ve bilge isimlerinden birine yöneltilmiş bu biçimde yazıları okuduğumda toplumun yaklaşan yıkımı karşısında titriyorum ve merak ediyorum: ‘Ne için?’ … ve kendimi büyük bir kaybın ortasında buluyorum.”
‘SCORSESE SİNEMAYA SAHİDEN İNANMIYOR’ TEPKİSİ
The Critic mecmuasında çıkan “Martin Scorsese: rinse and repeat self-indulgence” isimli yazının müellifi Sean Egan, Scorsese’nin genel olarak direktörlüğünün ve sinemalarının “yeniden eden, momentumu ya da alt metni olamayan, beğenilen fazlaca büyütülen eserler” olduğunu yazdı. Scorsese’nin “Goodfellas” ve evvelki üretimlerine dair görüşlerini yazan Egan, sonrasındasındasında direktörün tıpkı temaları sıradan bir biçimde işlediğini lakin yapımcıların ona “hayır” demekten korktuğu için sinemalarını çekebildiğini söylemiş oldu.
Egan’ın yazısında yer alan kimi tabirler şöyleki:
“Scorsese Mafya İmali Direktörü koltuğuna tembel bir biçimde oturdu. Aslında bu takibe bedel bir uğraşı olabilirdi, lakin Goodfellas sineması ile çeşide ilişkin verilebilecek her şeyi o kadar kusursuz verdi ki bundan daha sonraki uğraşların hepsi boştu.”
“‘Casino’ (1995) ve ‘The Irishman’ (2019) tıpkı ortamı, kesimleri ve ahlaki dersleri anlatıyordu. Bu manada Scorsese yalnızca birebir eşyaları buradan oraya taşıyor. Ayrıyeten direktörün tembelliği tıpkı aktörleri bir daha oynatmasıyla daha da artıyor. Bu da garip bir deja vu hissi yaşatıyor.”
“Şunu söyleyeyim, Scorsese sinemaya nitekim inanmıyor.”
Kayıp Rıhtım’ın aktardığı habere bakılırsa, Del Toro, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Burada tartışma konusu olabilecek şeyleri epey nadiren paylaşırım. Lakin (bu yazı) yanlış anlaşılmalarla, hakikat düzgün belirtilmeyen fikirlerle ve temellendirilmeyen ve düpedüz saldırgan olmak için konulmuş düşmanca sıfatlarla o kadar dolu ki. Yazı acımasız ve makus niyetli. Bu makale (siteye) tıklanma getirecektir fakat ne uğruna?” tabirlerini kullandı.
‘SCORSESE’NİN SİNEMA DÜNYASINDA SARSILMAZ BİR YERİ VAR’
Del Toro paylaşımlarına şöyleki devam etti:
“Eğer İlah bana, ‘Senin ömründen alıp Scorsese’ye vereceğiz,’ deseydi bunu kabul ederdim. O sinemayı anlıyor, koruyor, kendisinden bir kesim olarak görüyor. O her vakit sinema sanatı ve sanayisi için gayret etti. Birileri tarafınca denetim edilmedi ve bu yüzden sinema dünyasında sarsılmaz bir yeri var… Şayet, ‘hiç bir stüdyo ona hayır diyemiyor,’ diye bir şey yazılıyorsa, (o kişinin) sinema okuma, sinema tarihi ve araştırma derslerine muhtaçlığı vardır.
Bu makale Picasso’yu, ‘Perspektifi gerçek değil’ ya da Gaugin’i ‘cırtlak’ diye eleştirmekle birebir. Şayet söylemek istediğin bir şey var ise sesli bir biçimde, eleştirdiğin işi karşına alarak ve durduğun yeri netleştirerek, yaparsın. Öylesine bir fikir belirterek ve sıfatlar ‘sallayarak’ yapmazsın. Vaktimizin en başarılı ve bilge isimlerinden birine yöneltilmiş bu biçimde yazıları okuduğumda toplumun yaklaşan yıkımı karşısında titriyorum ve merak ediyorum: ‘Ne için?’ … ve kendimi büyük bir kaybın ortasında buluyorum.”
‘SCORSESE SİNEMAYA SAHİDEN İNANMIYOR’ TEPKİSİ
The Critic mecmuasında çıkan “Martin Scorsese: rinse and repeat self-indulgence” isimli yazının müellifi Sean Egan, Scorsese’nin genel olarak direktörlüğünün ve sinemalarının “yeniden eden, momentumu ya da alt metni olamayan, beğenilen fazlaca büyütülen eserler” olduğunu yazdı. Scorsese’nin “Goodfellas” ve evvelki üretimlerine dair görüşlerini yazan Egan, sonrasındasındasında direktörün tıpkı temaları sıradan bir biçimde işlediğini lakin yapımcıların ona “hayır” demekten korktuğu için sinemalarını çekebildiğini söylemiş oldu.
Egan’ın yazısında yer alan kimi tabirler şöyleki:
“Scorsese Mafya İmali Direktörü koltuğuna tembel bir biçimde oturdu. Aslında bu takibe bedel bir uğraşı olabilirdi, lakin Goodfellas sineması ile çeşide ilişkin verilebilecek her şeyi o kadar kusursuz verdi ki bundan daha sonraki uğraşların hepsi boştu.”
“‘Casino’ (1995) ve ‘The Irishman’ (2019) tıpkı ortamı, kesimleri ve ahlaki dersleri anlatıyordu. Bu manada Scorsese yalnızca birebir eşyaları buradan oraya taşıyor. Ayrıyeten direktörün tembelliği tıpkı aktörleri bir daha oynatmasıyla daha da artıyor. Bu da garip bir deja vu hissi yaşatıyor.”
“Şunu söyleyeyim, Scorsese sinemaya nitekim inanmıyor.”