Hayat pahalılığı ve durmayan artırımlar, AKP’nin yayın organı Sabah gazetesinin önde gelen muharrirlerinden Hilal Kaplan’ı da rahatsız etti.
Mevzuyu “Gıda güvenliği, ulusal güvenlik meselesidir” başlıklı yazısıyla köşesine taşıyan Kaplan, kimi ülke önderlerinin yurttaşlarına yönelik “gıda kıtlığı” uyarısı yaptığını belirtip “Yaptırımlar, ithalat yasakları, güç piyasalarına müdahale, arz zincirinde kopuş derken sonunda kıtlık ihtimaline tüm dünyayı hazır hale getirdiler” dedi.
Mevcut durumda Tarım Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın ülkenin ulusal güvenliğini Savunma Bakanlığı kadar ilgilendiren bir pozisyonda bulunduğunu belirten Kaplan, “Özellikle muhtemel besin ihracatı kısıtları, meblağları keyfi artırdığı düşünülen zincir marketlere dair kamuoyunun beklediği cezai düzenlemeler ve Hal Yasası konusunda nasıl bir yol izleneceği merak ediliyor” diye yazdı.
“Yumurtadan akaryakıta her hayati kalemde fiyatlar artarken kepçeyle artırım yapanlar, global piyasalar biraz normalleşse ya da devlet KDV indirimi dahi yapsa çay kaşığı kadar bile fiyat düşürmüyorlar” diyen Kaplan, yazısının devamında problemle ilgili yetkililere seslenmek istedi. Fakat Kaplan’ın yazısında ilgili davet cümlesinin eksik yazılarak “Bu gidişe bir an evvel denmesi gerekiyor” tabirleri kullanıldığı görüldü. Sözkonusu cümlede akışa göre mana bütünlüğünü sağlayacak söz olarak akıllara birinci gelen ‘dur’un bulunmaması sebebi merak konusu oldu.
Kaplan, değişik yazısının devamında ise şu sözleri kullandı:
“Devletin doğalgazın % 80’ini sübvanse ettiği, birtakım eserlerde gümrük vergisini sıfırladığı, üzerine düşen yükü çektiği lakin bunun piyasada karşılığını bakılırsamediği büyük bir haksızlıklar silsilesi aldı başını gidiyor. Bundan ötürü evvel halk, daha sonra da devlet yara alıyor.
Üreticiyi de tüketiciyi de cendereye alan fasit bir daire ortasındayız; “acil çıkış kapısı”nın gösterilmesini bekliyoruz.
Mevzuyu “Gıda güvenliği, ulusal güvenlik meselesidir” başlıklı yazısıyla köşesine taşıyan Kaplan, kimi ülke önderlerinin yurttaşlarına yönelik “gıda kıtlığı” uyarısı yaptığını belirtip “Yaptırımlar, ithalat yasakları, güç piyasalarına müdahale, arz zincirinde kopuş derken sonunda kıtlık ihtimaline tüm dünyayı hazır hale getirdiler” dedi.
Mevcut durumda Tarım Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın ülkenin ulusal güvenliğini Savunma Bakanlığı kadar ilgilendiren bir pozisyonda bulunduğunu belirten Kaplan, “Özellikle muhtemel besin ihracatı kısıtları, meblağları keyfi artırdığı düşünülen zincir marketlere dair kamuoyunun beklediği cezai düzenlemeler ve Hal Yasası konusunda nasıl bir yol izleneceği merak ediliyor” diye yazdı.
“Yumurtadan akaryakıta her hayati kalemde fiyatlar artarken kepçeyle artırım yapanlar, global piyasalar biraz normalleşse ya da devlet KDV indirimi dahi yapsa çay kaşığı kadar bile fiyat düşürmüyorlar” diyen Kaplan, yazısının devamında problemle ilgili yetkililere seslenmek istedi. Fakat Kaplan’ın yazısında ilgili davet cümlesinin eksik yazılarak “Bu gidişe bir an evvel denmesi gerekiyor” tabirleri kullanıldığı görüldü. Sözkonusu cümlede akışa göre mana bütünlüğünü sağlayacak söz olarak akıllara birinci gelen ‘dur’un bulunmaması sebebi merak konusu oldu.
Kaplan, değişik yazısının devamında ise şu sözleri kullandı:
“Devletin doğalgazın % 80’ini sübvanse ettiği, birtakım eserlerde gümrük vergisini sıfırladığı, üzerine düşen yükü çektiği lakin bunun piyasada karşılığını bakılırsamediği büyük bir haksızlıklar silsilesi aldı başını gidiyor. Bundan ötürü evvel halk, daha sonra da devlet yara alıyor.
Üreticiyi de tüketiciyi de cendereye alan fasit bir daire ortasındayız; “acil çıkış kapısı”nın gösterilmesini bekliyoruz.