Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Lideri Hüseyin Baş bir TV programında ülke gündemine ait soruları yanıtladı. Baş, minimum fiyatı nasıl 10 bin lira düzeyine çıkaracağını anlattı.
Baş, “Ben bu özelleştirmeleri tek tek geri alacağım. Benim burada alt alta sıraladığım özelleştirmelerden yapılan ziyanlar trilyon dolara yakın, yüzlerce milyar dolar. Bizim tahminen de 30 sene boyunca bütün minimum ücretlilerin düzeyini 10 bin liraya çıkarmak demek” açıklamasında bulundu.
Hüseyin Baş şunları söylemiş oldu:
“örneğin bizim Sümerbank dediğimiz Sümer Holding, dokuma üretirdi. Benim projelerimden biridir; kışın çocuğa, ‘Okula git’ diyorsun. Anadolu’da yahut İstanbul’da ana babanın mont alacak parası yok. Nasıl gidecek bu çocuk okula? Eğitim devletin vermesi gereken bir hizmet de eğitimi oluşturan koşulları da devlet sağlamak zorunda değil mi? ‘Bütün çocuklara devlet bir mont, bir bot verecek’ dedim. Bugün hükümet olsam ben bunu yapacağım. ‘Şunu yapacağım, bunu yapacağım’ diyerek milletten oy almaya çalışan bir adam olduğum için bunu söylemiyorum. Bir mont, bir bot vereceğim. Bu bir mont fabrikası, bir de bot fabrikası demek. Bunlar istihdam demek, istihdam demek üretim demek, üretim demek büyüme demek, büyüme demek ihracat demek. Türkiye onlarca dünya markası çıkarır. Sümer Holding bu işi yapıyordu. Artık her şey satıldı. Emin olun bu yaşanan kriz şayet bizim 10 tane daha Sümerbank’ımız olsaydı yaşanmayacaktı, biz bu krizi 2030’da yaşayacaktık. Fakat bugün yaşanan şey şu, sata sata bugün hiç bir şey bırakmadılar ve ötürüsıyla bugün ülkeyi bir çıkmaza terk etmiş oldular.
“MİLLİ İKTİSAT MODELİ IŞIĞINDA BEN BU EKONOMİYİ ÇÖZERİM”
Bugün rastgele bir muhalefet partisinin başa geldiğini düşündüğünüzde de liberal bakış çerçevesinde yapabileceği tek şey bir daha devletin muhakkak kaynaklarını, kazanımlarını yok etmek üzerine olacaktır. Bu arka niyetten değil, bilinen öbür bir ekonomik program yok. Bizim burada temel bir farkımız var. Ulusal İktisat Modeli dediğimiz model dünyada birfazlaca ülkede kabul görmüş, dünyadaki biroldukca ekonomistin onayladığı, tasdik ettiği ve ‘uygulanmalıdır’ dediği bir model. Biz buna sahibiz. Bu model ışığında ben bu ekonomiyi çözerim. Ben vatandaşıma geçinebileceği bir fiyatı sağlayabilirim.
“YAPILAN ZİYANLAR TRİLYON DOLARA YAKIN”
Biz, ‘Asgari fiyat 10 bin lira olacak’ diyoruz. Bize gülerek bakarlar. Ben diyorum ki, ‘Bugün bunun 4 bin 250 lirasını patron veriyor mu, bunun vergisi vs. de 1.000 küsür lira. Ne çıkıyor cebinden patronun, yaklaşık 5,5 bin lira. Bunu kabul etti mi, etti. Tamam sen bunun birebirini ver, üstünü ben devlet olarak tamamlayacağım. Nasıl vereceksin, nereden vereceksin? Ben bu özelleştirmeleri tek tek geri alacağım. Benim burada alt alta sıraladığım özelleştirmelerden yapılan ziyanlar trilyon dolara yakın, yüzlerce milyar dolar. Yüzlerce milyar dolar ne demek biliyor musunuz? Bizim tahminen de 30 sene boyunca bütün minimum ücretlilerin düzeyini 10 bin liraya çıkarmak demek.
“BEN İKTİDAR OLAYIM, TÜRKİYE’YE TRİLYON DOLAR SOKACAĞIM”
Artık dünyada spekülatif piyasalarda belirli pahalı metaller ve eserler vardır. örneğin altın, platin, gümüş, bakır, kakao, kahve vs. vardır. Al sat ile birlikte bunlara paha kazandırılır. örneğin altının ons fiyatı 1.800 dolar pekala altının çıkarma maliyeti kaç dolar? Altının çıkarma maliyeti yaklaşık 120 dolardır. 120 dolara çıkarılan eser 1800 dolar. Niçin? Spekülatif piyasalarda bunun kıymeti ile oynanıyor. En epey altın rezervi olan ülke dediğimiz vakit karşımıza İngiltere ve ABD çıkar. Bir örnek daha verelim; petrol. Petrolün bugün satış fiyatı 80 dolar civarında fakat çıkarma maliyeti 6,5 dolar. Pekala spekülatif piyasalarda bor niçin yok, toryum niçin yok, fındık niye yok, çay niçin yok örneğin? Ben iktidar olayım Türkiye’ye trilyon dolar sokacağım yalnızca bu yolla. Ben diyeceğim ki, ‘Bundan daha sonra bor, toryum, çay, fındık spekülatif borsalarda…’ Ben fındığı yeterli bilirim. Bizim oranın eseridir. Her şeyi bana ilişkin lakin fiyatını Hamburg’ta belirliyorlar, çikolata endüstrisi belirliyor zira borsası orada.”
Baş, “Ben bu özelleştirmeleri tek tek geri alacağım. Benim burada alt alta sıraladığım özelleştirmelerden yapılan ziyanlar trilyon dolara yakın, yüzlerce milyar dolar. Bizim tahminen de 30 sene boyunca bütün minimum ücretlilerin düzeyini 10 bin liraya çıkarmak demek” açıklamasında bulundu.
Hüseyin Baş şunları söylemiş oldu:
“örneğin bizim Sümerbank dediğimiz Sümer Holding, dokuma üretirdi. Benim projelerimden biridir; kışın çocuğa, ‘Okula git’ diyorsun. Anadolu’da yahut İstanbul’da ana babanın mont alacak parası yok. Nasıl gidecek bu çocuk okula? Eğitim devletin vermesi gereken bir hizmet de eğitimi oluşturan koşulları da devlet sağlamak zorunda değil mi? ‘Bütün çocuklara devlet bir mont, bir bot verecek’ dedim. Bugün hükümet olsam ben bunu yapacağım. ‘Şunu yapacağım, bunu yapacağım’ diyerek milletten oy almaya çalışan bir adam olduğum için bunu söylemiyorum. Bir mont, bir bot vereceğim. Bu bir mont fabrikası, bir de bot fabrikası demek. Bunlar istihdam demek, istihdam demek üretim demek, üretim demek büyüme demek, büyüme demek ihracat demek. Türkiye onlarca dünya markası çıkarır. Sümer Holding bu işi yapıyordu. Artık her şey satıldı. Emin olun bu yaşanan kriz şayet bizim 10 tane daha Sümerbank’ımız olsaydı yaşanmayacaktı, biz bu krizi 2030’da yaşayacaktık. Fakat bugün yaşanan şey şu, sata sata bugün hiç bir şey bırakmadılar ve ötürüsıyla bugün ülkeyi bir çıkmaza terk etmiş oldular.
“MİLLİ İKTİSAT MODELİ IŞIĞINDA BEN BU EKONOMİYİ ÇÖZERİM”
Bugün rastgele bir muhalefet partisinin başa geldiğini düşündüğünüzde de liberal bakış çerçevesinde yapabileceği tek şey bir daha devletin muhakkak kaynaklarını, kazanımlarını yok etmek üzerine olacaktır. Bu arka niyetten değil, bilinen öbür bir ekonomik program yok. Bizim burada temel bir farkımız var. Ulusal İktisat Modeli dediğimiz model dünyada birfazlaca ülkede kabul görmüş, dünyadaki biroldukca ekonomistin onayladığı, tasdik ettiği ve ‘uygulanmalıdır’ dediği bir model. Biz buna sahibiz. Bu model ışığında ben bu ekonomiyi çözerim. Ben vatandaşıma geçinebileceği bir fiyatı sağlayabilirim.
“YAPILAN ZİYANLAR TRİLYON DOLARA YAKIN”
Biz, ‘Asgari fiyat 10 bin lira olacak’ diyoruz. Bize gülerek bakarlar. Ben diyorum ki, ‘Bugün bunun 4 bin 250 lirasını patron veriyor mu, bunun vergisi vs. de 1.000 küsür lira. Ne çıkıyor cebinden patronun, yaklaşık 5,5 bin lira. Bunu kabul etti mi, etti. Tamam sen bunun birebirini ver, üstünü ben devlet olarak tamamlayacağım. Nasıl vereceksin, nereden vereceksin? Ben bu özelleştirmeleri tek tek geri alacağım. Benim burada alt alta sıraladığım özelleştirmelerden yapılan ziyanlar trilyon dolara yakın, yüzlerce milyar dolar. Yüzlerce milyar dolar ne demek biliyor musunuz? Bizim tahminen de 30 sene boyunca bütün minimum ücretlilerin düzeyini 10 bin liraya çıkarmak demek.
“BEN İKTİDAR OLAYIM, TÜRKİYE’YE TRİLYON DOLAR SOKACAĞIM”
Artık dünyada spekülatif piyasalarda belirli pahalı metaller ve eserler vardır. örneğin altın, platin, gümüş, bakır, kakao, kahve vs. vardır. Al sat ile birlikte bunlara paha kazandırılır. örneğin altının ons fiyatı 1.800 dolar pekala altının çıkarma maliyeti kaç dolar? Altının çıkarma maliyeti yaklaşık 120 dolardır. 120 dolara çıkarılan eser 1800 dolar. Niçin? Spekülatif piyasalarda bunun kıymeti ile oynanıyor. En epey altın rezervi olan ülke dediğimiz vakit karşımıza İngiltere ve ABD çıkar. Bir örnek daha verelim; petrol. Petrolün bugün satış fiyatı 80 dolar civarında fakat çıkarma maliyeti 6,5 dolar. Pekala spekülatif piyasalarda bor niçin yok, toryum niçin yok, fındık niye yok, çay niçin yok örneğin? Ben iktidar olayım Türkiye’ye trilyon dolar sokacağım yalnızca bu yolla. Ben diyeceğim ki, ‘Bundan daha sonra bor, toryum, çay, fındık spekülatif borsalarda…’ Ben fındığı yeterli bilirim. Bizim oranın eseridir. Her şeyi bana ilişkin lakin fiyatını Hamburg’ta belirliyorlar, çikolata endüstrisi belirliyor zira borsası orada.”