İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye Ulusal Kurulu iş birliğinde, “13. Yüzyıl Tasavvuf Fikri ve Günümüze Tesirleri: Anadolu’da Aşkın, Işığın ve Kardeşliğin Kaynağı Olarak Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran Sempozyumu” düzenledi.
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde, 4-5 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek sempozyumun açılış konuşmasını, İBB Lideri Ekrem İmamoğlu yaptı.
13’ncü yüzyıl Anadolu’sunun fazilet, müsamaha, barış ve dayanışmanın uzunluk verdiği bereketli bir toprağa benzediğini vurgulayan İmamoğlu, UNESCO’nun 2021’i; Hacı Bektaş Veli’nin vefatının 750. yıl dönümü, Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü ve Ahi Evran’ın doğumunun 850. yıl dönümü olarak kutlamasının da bunun delillerinden bir olduğunun altını çizdi.
Her 3 ismin de kozmik ve kendi çağını aşan kimlikler olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu manada 13. yüzyıl; Thomas Aquinas’ı, Dante’yi, William of Ockham’ı (Ockhamlı William) Yunus’la, Hacı Bektaş’la ve Ahi Evran’la yan yana getirmiştir. Bu eş zamanlılık dahilinde barışın ve kardeşliğin lisanıyla kozmik bir kelam inşa edilmiştir” dedi.
‘DEYİŞLERLE, NEFESLERLE YAN YANA DURDUK’
Yunus’un hümanizmasını, Hacı Bektaş’ın paylaşımcılığını ve Ahi Evran’ın azmini rehber olarak aldıklarına vurgu yapan İmamoğlu, İBB olarak, bu kapsamda, şenlikten stantlara, yayınlardan sempozyuma dek geniş bir yelpazede çalışmalar yapmaya uğraş ettiklerini belirtti.
Hacı Bektaş ilçesine, imar faaliyetlerinden onarım çalışmalarına kadar birfazlaca takviye sunduklarını hatırlatan İmamoğlu, “Verdiğimiz takviyelerle bu kutsal yerin hak ettiği saygınlığa ulaşması için takviye sağladık. Hacı Bektaş’la, İstanbul içinde bir köprü görevi goren ‘Serçeşme Hünkâr Hacı Bektaş Veli Festivali’nde kardeşliğin, insanlığın ve adaletin buluşmasını, coşku ortasında gerçekleştirdik. Deyişlerle, nefeslerle yan yana durduk” dedi.
‘HERKESİN ‘BEN BİLİRİM’ DEDİĞİ ORTAMDA ERENLERİMİZ BİZE IŞIK TUTUYOR’
Onarım çalışmalarının bitirilmesiyle birlikte, birbirinden pahalı yapıtların sergileneceği Feshane’deki “Tasavvuf Kültürü Müzesi”ni İstanbul’a kazandıracakları bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Yunus’un müsamaha lisanı, Hacı Bektaş’ın tüm insanlığı kucaklayan ideolojisi, Ahi Evran’ın birlik ve dayanışmayı merkeze alan anlayışı”yla hareket etmeye ihtimam gösterdiklerini kaydetti.
Ahi Evran’ın ekonomik öngörülerinin bugüne de ışık tuttuğunu tabir eden İmamoğlu, şunları söylemiş oldu:
“En sıkıştığımız anda, tahminen de bugünün iktisat tanımlarının, teorilerinin daha ötesinde bir kadro temel taban sözlerini, ideolojisini oluşturan kavramlarıyla buluşmayı hayli pahalı buluyorum. Hele hele bugünün dünyasında her insanın, ‘Ben bilirim’ dediği ortamında, aslında paylaşmanın ne kadar derin bir zenginlik yaratacağına örnek olacağının da altını çizmek isterim. Anadolu’nun bu hoşluklarını bir kere daha yaşayalım istiyoruz. Başta bizim üzere yöneticilerin nazaranv yaparken, bu toprakların derinliğini yaşamalarını hissetmelerini, istendiğinde birkaç yüz sene öncesine gidip, nasıl bir medeniyet, nasıl bir kültürün buluştuğu bir ortamda vazife yaptığını düşündüğünde, fazlaca daha titiz, epeyce daha ihtimamlı, epey daha çabalı olacağını hissettiriyor. Bizim yöneticilerin, bu biçimde bir derinlikten daima ders almaları gerektiğini tabir etmek isterim.”
‘ACABA LAYIK MIYIZ?’
Bu manada, sayısız bedelli beşere sahip olmuş bir topraklarda yaşıyor olmaktan dolayı epey şanslı olduğumuzu vurgulayan İmamoğlu, “Acaba layık mıyız? Sanki hakkını verebiliyor muyuz? Sanki bugün, o devirden bize aksettirilen ya da nakledilen mirası değerlendirebiliyoruz muyuz? Geleceğe daha kuvvetli biçimde aktarabiliyor muyuz diye de soru sorarak, yanıtlarını uygulamalarımızda bularak, bulamadığımız noktada ya da bunu söz edemeyen, gösteremeyen şahıslar olduğu noktada da buna direnişimizi akılla, ilimle, sabırla göstererek o insanlara karşı da önlemli davranarak, topluma yakışan ortamları var etme konusunda titizlikle çalışmanın da kural olduğunu tabir etmek isterim bir yönetici sorumluluğuyla” dedi.
“Değerli hocalarımız, araştırmacılarımız ile bugün bu mirası ve tarihi yeri bir arada düşünmeyi, tartışmayı hedefliyoruz. ‘Anadolu’da Aşkın, Işığın ve Kardeşliğin Kaynağı”na varmak istiyoruz” diyen İmamoğlu, kelamlarını Yunus Emre’nin, “Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Du¨nya kimseye kalmaz” dizeleriyle bitirdi.
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde, 4-5 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek sempozyumun açılış konuşmasını, İBB Lideri Ekrem İmamoğlu yaptı.
13’ncü yüzyıl Anadolu’sunun fazilet, müsamaha, barış ve dayanışmanın uzunluk verdiği bereketli bir toprağa benzediğini vurgulayan İmamoğlu, UNESCO’nun 2021’i; Hacı Bektaş Veli’nin vefatının 750. yıl dönümü, Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü ve Ahi Evran’ın doğumunun 850. yıl dönümü olarak kutlamasının da bunun delillerinden bir olduğunun altını çizdi.
Her 3 ismin de kozmik ve kendi çağını aşan kimlikler olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu manada 13. yüzyıl; Thomas Aquinas’ı, Dante’yi, William of Ockham’ı (Ockhamlı William) Yunus’la, Hacı Bektaş’la ve Ahi Evran’la yan yana getirmiştir. Bu eş zamanlılık dahilinde barışın ve kardeşliğin lisanıyla kozmik bir kelam inşa edilmiştir” dedi.
‘DEYİŞLERLE, NEFESLERLE YAN YANA DURDUK’
Yunus’un hümanizmasını, Hacı Bektaş’ın paylaşımcılığını ve Ahi Evran’ın azmini rehber olarak aldıklarına vurgu yapan İmamoğlu, İBB olarak, bu kapsamda, şenlikten stantlara, yayınlardan sempozyuma dek geniş bir yelpazede çalışmalar yapmaya uğraş ettiklerini belirtti.
Hacı Bektaş ilçesine, imar faaliyetlerinden onarım çalışmalarına kadar birfazlaca takviye sunduklarını hatırlatan İmamoğlu, “Verdiğimiz takviyelerle bu kutsal yerin hak ettiği saygınlığa ulaşması için takviye sağladık. Hacı Bektaş’la, İstanbul içinde bir köprü görevi goren ‘Serçeşme Hünkâr Hacı Bektaş Veli Festivali’nde kardeşliğin, insanlığın ve adaletin buluşmasını, coşku ortasında gerçekleştirdik. Deyişlerle, nefeslerle yan yana durduk” dedi.
‘HERKESİN ‘BEN BİLİRİM’ DEDİĞİ ORTAMDA ERENLERİMİZ BİZE IŞIK TUTUYOR’
Onarım çalışmalarının bitirilmesiyle birlikte, birbirinden pahalı yapıtların sergileneceği Feshane’deki “Tasavvuf Kültürü Müzesi”ni İstanbul’a kazandıracakları bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Yunus’un müsamaha lisanı, Hacı Bektaş’ın tüm insanlığı kucaklayan ideolojisi, Ahi Evran’ın birlik ve dayanışmayı merkeze alan anlayışı”yla hareket etmeye ihtimam gösterdiklerini kaydetti.
Ahi Evran’ın ekonomik öngörülerinin bugüne de ışık tuttuğunu tabir eden İmamoğlu, şunları söylemiş oldu:
“En sıkıştığımız anda, tahminen de bugünün iktisat tanımlarının, teorilerinin daha ötesinde bir kadro temel taban sözlerini, ideolojisini oluşturan kavramlarıyla buluşmayı hayli pahalı buluyorum. Hele hele bugünün dünyasında her insanın, ‘Ben bilirim’ dediği ortamında, aslında paylaşmanın ne kadar derin bir zenginlik yaratacağına örnek olacağının da altını çizmek isterim. Anadolu’nun bu hoşluklarını bir kere daha yaşayalım istiyoruz. Başta bizim üzere yöneticilerin nazaranv yaparken, bu toprakların derinliğini yaşamalarını hissetmelerini, istendiğinde birkaç yüz sene öncesine gidip, nasıl bir medeniyet, nasıl bir kültürün buluştuğu bir ortamda vazife yaptığını düşündüğünde, fazlaca daha titiz, epeyce daha ihtimamlı, epey daha çabalı olacağını hissettiriyor. Bizim yöneticilerin, bu biçimde bir derinlikten daima ders almaları gerektiğini tabir etmek isterim.”
‘ACABA LAYIK MIYIZ?’
Bu manada, sayısız bedelli beşere sahip olmuş bir topraklarda yaşıyor olmaktan dolayı epey şanslı olduğumuzu vurgulayan İmamoğlu, “Acaba layık mıyız? Sanki hakkını verebiliyor muyuz? Sanki bugün, o devirden bize aksettirilen ya da nakledilen mirası değerlendirebiliyoruz muyuz? Geleceğe daha kuvvetli biçimde aktarabiliyor muyuz diye de soru sorarak, yanıtlarını uygulamalarımızda bularak, bulamadığımız noktada ya da bunu söz edemeyen, gösteremeyen şahıslar olduğu noktada da buna direnişimizi akılla, ilimle, sabırla göstererek o insanlara karşı da önlemli davranarak, topluma yakışan ortamları var etme konusunda titizlikle çalışmanın da kural olduğunu tabir etmek isterim bir yönetici sorumluluğuyla” dedi.
“Değerli hocalarımız, araştırmacılarımız ile bugün bu mirası ve tarihi yeri bir arada düşünmeyi, tartışmayı hedefliyoruz. ‘Anadolu’da Aşkın, Işığın ve Kardeşliğin Kaynağı”na varmak istiyoruz” diyen İmamoğlu, kelamlarını Yunus Emre’nin, “Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Du¨nya kimseye kalmaz” dizeleriyle bitirdi.