İnsan neden zorbalık yapar ?

Sena

Global Mod
Global Mod
İnsan Neden Zorbalık Yapar? Bir Hikâye Üzerinden Düşünmek

Herkese merhaba, bugün sizlere derinlemesine düşündüren, duygusal bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hikâyenin başlangıcı oldukça basit, ama içinde taşımak istediği mesaj çok derin. Zorbalık… Birçok kişi zorbalığın sadece güç ve kontrol isteğinden kaynaklandığını düşünür. Ama gerçekten öyle mi? Zorbalık yapmak, insanın en karanlık yönlerinden birine mi işaret eder, yoksa daha derin bir boşluğun, kırılganlığın sonucu mudur? İşte bu hikâye, belki de hepimizin içinde taşıdığı, ancak pek çoğumuzun farkında olmadığı o soruya bir pencere açacak.

Biraz içten, biraz da duygusal bir anlatım olmasını diliyorum. Umarım, hepiniz bu hikâyeyi kendi gözlerinizle, duygularınızla okur, düşüncelerinizle tartışmaya katılırsınız.

Hikâye: Zorbalığın Gölgesinde Bir Yaşam

Lisa, küçük bir kasabada büyüyen, gülüşüyle etrafını aydınlatan bir kız çocuğuydu. Çevresindeki herkes onun bu parlak, neşeli haliyle tanırdı. Ama Lisa’nın içinde, çok az kişinin bildiği bir karanlık vardı. Babası, işlerini kaybettikten sonra içkiye başladı. Evde gerginlik artmıştı, annesi hep üzgündü. Lisa, evde yaşanan bu karanlık atmosferden kaçmak için okulda daha da fazla çalışmaya başlamıştı. Ama o da ne? Okulda, diğer çocuklar onu sürekli hedef alıyorlardı. Onu dışlıyorlar, onun kıyafetlerini alay konusu yapıyorlardı. Lisa, tüm bu zorbalıkları içeride tutarak, bir şekilde hayata tutunmaya çalıştı.

Bir gün, okulda yine zorbalığa uğradığında, içindeki öfke ve kırgınlık patladı. O an, Lisa bir şey fark etti. Zorbalık yaparak, etrafındaki herkesin ona saygı gösterdiğini ve korktuğunu gördü. Birdenbire, zorbalığın gücünü hissetmeye başladı. O an, Lisa kendini farklı hissetti. Daha güçlü, daha kabul edilen biri gibi. Bunu hiç istemediği halde, zorbalık yaparak, çevresindeki kişileri kontrol etmeye başladığını fark etti. Bazen, gücün en acımasız şekilde kullanıldığını görmek, o kişiye kısa vadede tatmin duygusu verir. Ama sonunda, bu kişi de kırılmaya başlar. Lisa'nın hikâyesi de böyle başlamıştı.

Zorbalık yaptığı çocuklar, elbette acı çektiklerinin farkında değildi. Ama Lisa, içindeki boşluğu, kırgınlığı bir şekilde dolduruyor gibiydi. Yavaş yavaş, Lisa’nın zorbalığı arttı. Her gün biraz daha güçlü hissediyor, etrafındaki insanları kontrol ediyordu. Ancak bir gün, zorbalık yaptığı çocuklardan biri, ona başka bir şekilde yaklaştı.

Ayşe’nin Empati Dolu Yaklaşımı

Ayşe, sınıfın en sessiz çocuğuydu. Ama Lisa'nın aksine, Ayşe'nin içinde bir duyarlılık vardı. Diğer çocukların Lisa'ya karşı gösterdiği korkuyu fark etti ve bir gün cesaretini topladı. Lisa'nın yanına gitti ve şöyle dedi: "Neden böyle yapıyorsun? Gerçekten mutlu musun?"

Lisa bu sözlere çok şaşırmıştı. Şimdiye kadar kimse ona bu şekilde yaklaşmamıştı. Çoğu kişi ona öfkeyle ya da korkuyla yaklaşmıştı. Ama Ayşe'nin sözlerinde bir sakinlik, bir anlayış vardı. Ayşe’nin gözlerinde sadece suçlama değil, aynı zamanda bir merak ve empati vardı.

Ayşe, "Biliyorum, bir şeyler seni üzüyor, ama zorbalık yaparak bunları çözemezsin," dedi. Lisa, Ayşe’nin gözlerinde kendini görmeye başladı. İçindeki acıyı, Ayşe’ye anlatmak istemedi. Ama bir şeyler değişmişti. Ayşe, Lisa'nın güç yerine, kırılganlıkla yaklaşabileceği bir çözüm öneriyordu. Birbirine kırıcı olmak, acıyı daha da büyütüyordu. Ayşe, Lisa'ya sadece bir soru sormuştu, ama Lisa'nın içinde büyük bir değişim başlatmıştı.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı: Zorbalık ve Güç

Bir gün, sınıftan Berk, Lisa'nın zorbalık yaptığını fark etti ve konuyu kendi tarzında ele almak istedi. Berk, çok mantıklı ve analitik bir öğrenciydi. O da fark etmişti, zorbalık aslında bir güç mücadelesiydi. Ama Berk, çözümün sadece "güç kullanmak"ta olmadığını biliyordu. Berk, Lisa'nın sorunu çözmek için daha yapıcı bir yaklaşım önerdi. "Bunu yaparak sadece diğerlerini korkutuyorsun. Kendi gücünü gerçek anlamda göstermek istiyorsan, onları aşağılamak yerine, onlara nasıl yardımcı olabileceğini düşün. Gerçek liderlik, insanları itmek değil, yanında tutmaktır."

Berk’in çözüm önerisi daha netti. Zorbalığın gücünü, insanlar arasındaki güveni oluşturmak için kullanmayı öneriyordu. Gerçekten güçlü olanın, zorbalık yapan değil, diğerlerini kaldıran kişi olduğunu vurguladı. Berk, Lisa'ya bunu anlatmaya çalışırken, aralarındaki iletişimde stratejik bir yaklaşım sergiledi. Gücün sadece hakimiyet değil, yardım etme ve insanları bir arada tutma gücü olduğuna dair bir bakış açısı sundu.

Sonuç: Zorbalık, Kırılganlık mı, Güç Mü?

Lisa'nın hikâyesi, zorbalığın çoğu zaman içsel bir kırılganlıktan kaynaklandığını gösteriyor. Zorbalık, gücün yanlış kullanımının bir yansımasıdır. Ancak çözüm, sadece gücü arttırmak değil, aynı zamanda empati kurarak ve yapıcı yaklaşımlar sergileyerek bu gücü daha adil bir şekilde kullanabilmekte yatıyor.

Ayşe’nin empatik yaklaşımı ve Berk’in çözüm odaklı önerisi, zorbalığı anlamanın ve ona karşı mücadele etmenin farklı yollarını gösteriyor. Zorbalık, insanın içinde taşıdığı acıyı dışa vurma biçimi olabilir, ancak bu acıyı sadece başkalarına zarar vererek değil, başkalarıyla anlayış ve empati kurarak çözebiliriz.

Forumda sizlerin de düşüncelerini almak isterim: Zorbalık yapan insanlar gerçekten gücü mü arıyorlar, yoksa içlerinde bir kırılganlık mı taşıyorlar? Zorbalıkla baş etmenin en sağlıklı yolu nedir? Hikâyeye nasıl bağlanıyorsunuz, sizce çözüm nedir?
 
Üst