Atatürkçü Niyet Derneği, Birleşik Kamu-İş, Çağdaş hayatı Destekleme Derneği ve Sanatkarlar Teşebbüsü; İstanbul Kongre Merkezi’nde “Büyük Cumhuriyet Buluşması” aktifliği düzenledi.
Program öncesinde salonda “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “bir daha Atatürk Cumhuriyeti” sloganları atıldı. Programı sanatçı Orhan Aydın ve haber spikeri Gülgün Feyman Budak sundu.
Açılış konuşmasını yapan Hüsnü Bozkurt şunları söylemiş oldu:
“Bu bir açılış konuşması, onun için fazlaca uzatmayacağım. Lakin bir şeyi kesinlikle belirtmek istiyorum. Kim ne derse desin ülkemiz hayli uzun bir müddetdir savruluyor ve bundan derin keder duymak yanında büyük bir sorumluluk duyuyoruz. Zira Gençliğe Hitabe’de 1927 yılında Mustafa Kemal Atatürk, ‘Ey Türk istikbalinin evladı’ diye hepimize seslendi. Bu sesi duyan Muammer Aksoy, benim sevgili kurucu liderim; 1989 yılının 19 Mayıs’ında 49 cumhuriyet aydınıyla ADD’yi kurarken şu bildirgeyi yayınlıyordu:
‘Büyük Mustafa Kemal Atatürk’ün fani bedeninin ortamızda bulunmamasından yararlanan iç ve dış olumsuz güçler laik cumhuriyeti, Kemalist aydınlanma ihtilallerini ve Türk milletinin geleceğini karartmak için el birliği ile hareketlilik halindeler. Biz aşağıda imzası bulunanlar bu derneği bu hareketliliği susturmak ve bir daha Atatürk’ün cumhuriyetini kazanmak için kuruyoruz’ diyordu.
“İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMDAN HİÇBİRİMİZ RAZI DEĞİL”
Buradan hareketle ülkemizin ortasında bulunduğu durum hiç birimizin razı olduğu bir durum değil. Bu niçinle demokratik kitle örgütlerinin katılmasını, siyaset kurumunun dikkate alıp gereğini yapmasını ve aziz Türk milletimizin de dayanak vermesi talebi ile bir daha Atatürk cumhuriyeti diyoruz. bir daha bayanı insan olarak eşit sayan bir bayan ihtilalini bir daha harekete geçirelim diyoruz. Bu cumhuriyet hem de bir bayan ihtilali. bir daha kültürüne, tarihine ve bilime saygılı bir Türkiye Cumhuriyeti ihtilali özlüyoruz.
Bu cumhuriyeti kuranlar, Kemalist devrimciler, Kuvayı Milliye’ciler, üç yıl üç ay 22 gün kan, revan ortasında Anadolu’da dört bir yanın işgal edilmiş bu vatanı yedi düvel ile gayret ederek bugün bizler, şu an bizler özgürce konuşabilelim diye vatan kurdularsa buradaki gaye dünyanın milletler ailesinin onurlu bir üyesi olan bir ulus yaratmak, o ulusa binlerce yıldır konuştuğu lisanının alfabesini sunmak. O alfabe ile lisan ihtilali yapmak. Onunla millet mektepleri, halkevleri, halk odaları, köy enstitüleri ve üniversite ıslahatı ile çağlar atlayan bir ulus inşa etmek…
Çok bir şey istemiyoruz, bize bir daha Atatürk’ün bıraktığı cumhuriyeti verin. Vermezseniz biz asla geri adım atmayacağız. bir daha Atatürk cumhuriyetine, milletimiz ile birlikte kavuşuncaya kadar koşacağız. Türkiye’nin her yerine gideceğiz. Bütün yurttaşlarımız ile buluşacağız ve bunu anlatacağız: Biz kimseden oy istemiyoruz, hiç bir talebimiz yoktur. Biz demokratik bir kitle örgütüyüz. Haddimizi de hakkımızı da biliyoruz. olağan olarak siyaset kurumu kendi işini yapacak lakin bizim demokratik bir kitle örgütü olarak nazaranvimiz milletimize neyin olması gerektiği konusunda kanılarımızı aktarmak.”
“KAMUCULUK YENİDEN”
ondan sonrasında kürsüye çıkan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Lideri Mehmet Balık da şunları söylemiş oldu:
ÜÇ GÜN EVVEL AYM’NİN ÖNÜNDE KELEPÇE VURULAN ÖĞRETMENLERİN TEMSİLCİLERİYİZ: olağan olarak biz kamu çalışanlarının da söyleyecek kelamları var. Bizler üç gün evvel AYM’nin önünde kelepçe vurulan öğretmenlerin temsilcileriyiz.
BİZLER BU ÜLKENİN ORMANLARI TALAN EDİLİRKEN DURUN DİYEN İŞÇİLERİN TEMSİLCİLERİYİZ: Bizler bu ülkenin ormanları talan edilirken durun diyen işçilerin temsilcileriyiz. Bizler devletin sıhhat kurumları yok edilirken kent hastaneleri ismi altında ucubeler kurulurken durun diyen sıhhat işçileriyiz. Bizler, her alanda devletin yanında; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş iradesine sıkı sıkıya bağlı olan Atatürkçü kamu çalışanlarıyız.
AKP ÜZERE DEĞİL KAMUNUN VE HALKIN ÇIKARI İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ: Ülkemizde kaybettiğimiz kamuculuk teriminin bir daha ele alınması gerekir. bir daha tüm çalışmalarımızı kamuya yönelik, kamu faydasına uygun biçimde yapmamız gerekir. Siyasi partilerden kamuculuk konusunda çalışma talep etmemiz gerekir. Bizler AKP iktidarı üzere kendilerinin çıkarı için değil kamunun ve halkın çıkarı için çalışmak zorundayız.
KAMUNUN ELİNDE BULUNMASI GEREKEN KIYMETLERİMİZ ÖZEL KESİME VERİLDİ: Pandemi devrinde net olarak gördük. Afet, salgın krizi; özelleştirilmiş bölümün eline bırakılmış kamu alanlarının ne kadar yetersiz kaldığını. halbuki bugün 20 bin köy okulumuz kapalı. Bugün kent hastaneleri yapılırken başkentimiz Ankara’da, hastanelerimiz kapatılıyor. İstanbul’da kamuya ilişkin binalarımız kapatılıyor. Şeker fabrikalarımız kapatılıyor. Bugün en kritik anda muhtaçlık duyduğumuz hava, su, elektrik, akaryakıt üzere; kamunun elinde bulunması gereken kıymetlerimiz özel dala verildi.
EN KIYMETLİ MİSYONUMUZ CUMHURİYETE VE CUMHURİYET KIYMETLERİNE TAVİZ VERMEDEN YOLUMUZA DEVAM ETMEK: Elektrik üretimi yüzde 80, yüzde 82 özel bölümün elinde. Bilhassa eğitim, sıhhat, güç alanında bir bir kamuculuk siyasetlerini savunmak zorundayız. Ve bugün ülkenin tüm bedelleri, ulusal servetleri, ulusal gelirleri AKP iktidarı tarafınca yandaş müteahhitlere, yandaş devletlere, emperyalistlere peşkeş çekildi. Bizler Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, kamucular olarak bu kıymetlerimizi bir bir geri alıp, halkımızın faydasına getirmek zorundayız. Bizim en değerli nazaranvimiz Cumhuriyete ve Cumhuriyet bedellerine taviz vermeden yolumuza devam etmek olmalıdır. Bugün milyonlarca kamu çalışanının önünde, onlara aydınlık yolları açmak zorundayız. Onlara doğruları anlatmak zorundayız. Bu bizim temel vazifemiz. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu ülkede tam bağımsızlık diyen tüm halkımızla birlikte yol yürümeye devam edeceğiz.”
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Türkiye ve Dünya Lideri sanatçı Bedri Baykam, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Büyük Cumhuriyet Buluşması’nda dayısının vefat haberini paylaştı. Baykam, “Çok özür diliyorum bedelli dayım eski gençlik liderlerinden SHP Sarıyer Belediye Lideri İhsan Yalçın’ı bugün kaybettik. Bu niçinle bu aktifliğin sonuna kadar kalamayacağım için özür diliyorum. Bize saldırabilirler, bizi zindanlara atabilirler, bıçaklayabilirler, kurşunlayabilirler, bombalayabilirler fakat bizi korkutamazlar ve yıldıramazlar. Ne güçleri ne de düzeyleri kâfi. Bu ülkenin gerçek sahipleri aydın halkıdır. İşçileri, köylüsü, sanatkarları ,ezilmek istenen kadınlarıdır, emeklisidir hatta işsizİdir” dedi.
“BİZİ KORKUTAMAZ VE YILDIRAMAZLAR”
Etkinlikte konuşan isimlerden biri de Milletlerarası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Türkiye ve Dünya Lideri sanatçı Bedri Baykam oldu. Baykam konuşmasında şunları lisana getirdi:
DAYIM ESKİ GENÇLİK LİDERLERİNDEN SHP SARIYER BELEDİYE LİDERİ İHSAN YALÇIN’I AYBETTİK: Türkiye’nin hoş çağdaş demokrat Cumhuriyetçi insanları hepinize canı gönülden merhaba. Sizleri sevgi hürmet ve dayanışma ruhuyla kucaklıyorum. Çok özür diliyorum kıymetli dayım eski gençlik başkanlarından SHP Sarıyer Belediye Lideri İhsan Yalçın’ı bugün kaybettik. Çok uzun süreçten geliyor bu çabalarımız. Bu niçinle bu aktifliğin sonuna kadar kalamayacağım için özür diliyorum. Gün geçtikçe yeni jenerasyonlar meşaleyi kendilerinden evre aldı ve artık ergenlerde bizlerden teslim alması lazım bu salonları gençlerin doldurması kuşatması lazım. Büyük liderimiz sevgili Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük yapıtı olan Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlayacağımız Büyük Buluşma için geri sayıma geçtik. Bugün birinci asrımızı tamamlamamız 351 gün kaldı.
CUMHURİYETİMİZ HAKKINDA ‘100 YILLIK PARANTEZ’ DİYEBİLMEK KÜSTAHLIĞINI GÖSTERDİLER: Pahalı sevgili yoldaşlar kimi kendini bilmezler biliyorsunuz Cumhuriyetimiz hakkında 100 yıllık parantez diyebilmek küstahlığını göstermişlerdi. halbukiki olsa olsa bu bahtsızlar kendilerinin niye olduğu kısa küçük parantezden kelam ediyor olabilirler. Dostlarımızda düşmanlarımızda bilsinler ki bu yüz kızartıcı fikirlere kendilerini kaptıranlar büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal’in çizdiği yolda o rotada ebediyen yaşayacaktır. Bu salonda yansıttığımız kararlılık, bitmez tükenmez coşku her yıl giderek artıyor. Ve bunu hiç kimse durduramıyor ve durduramayacak. İster bu abideye bugün çiçek koyamazsınız desinler, ister şu gün bu heykelin önünde toparlanamazsınız yasaklandı desinler, ister Cumhuriyetin kurucularına en zavallı en ucuz sözlerle sataşmaya kalkışsınlar ne bizim sevgimizi törpüleye bilirler ne de bağlılığımızı nokta kadar zedeleyebilirler. Onlar bu türlü fakat kendi çaresizliklerini itiraf etmekten hatta rezil olmaktan öbür hiçbir yere varamazlar.
BİZİ KORKUTAMAZLAR VE YILDIRAMAZLAR, NE GÜÇLERİ NE DE DÜZEYLERİ KÂFİ: Motamot ikinci Cumhuriyetçi yahut yetmez lakin evetci kabahat ortakları üzere. Onlar bugün ortalarda yoklar. Gereken vakit kullanıldılar ve adete kullanım mühletleri dolup raflardan kaldırıldılar. Lakin Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençliği sizler yer yaştan gençler, Silivri’ye sürülenler canı kıymetine Cumhuriyete siper olan aydınlar muharrirler, Kışlalılar ,Aksoylar, Emeçler, Türkan Saylanlar, İlhan Selçuklar, Ümit Zileliler, Ataol Behramoğulları, Sedef Kabaşlar , ADD VE ÇYDD’in tüm üyeleri , liderleri onlar burada kalbimizde yanı başımızda ve gayret alanında. Arkadaşlar bizi tehdit edebilirler, bize saldırabilirler, bizi zindanlara atabilirler, bıçaklayabilirler, kurşunlayabilirler, bombalayabilirler fakat bizi korkutamazlar ve yıldıramazlar. Ne güçleri ne de düzeyleri kâfi. Bu ülkenin gerçek sahipleri aydın halkıdır. İşçileri, köylüsü, sanatkarları ,ezilmek istenen kadınlarıdır, emeklisidir hatta işsizidir. Hepimiz Atatürk Cumhuriyeti hayli seviyoruz. Ve 100. yılımız süper olacak hiç kimsenin kuşkusu olmasın.”
Program öncesinde salonda “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “bir daha Atatürk Cumhuriyeti” sloganları atıldı. Programı sanatçı Orhan Aydın ve haber spikeri Gülgün Feyman Budak sundu.
Açılış konuşmasını yapan Hüsnü Bozkurt şunları söylemiş oldu:
“Bu bir açılış konuşması, onun için fazlaca uzatmayacağım. Lakin bir şeyi kesinlikle belirtmek istiyorum. Kim ne derse desin ülkemiz hayli uzun bir müddetdir savruluyor ve bundan derin keder duymak yanında büyük bir sorumluluk duyuyoruz. Zira Gençliğe Hitabe’de 1927 yılında Mustafa Kemal Atatürk, ‘Ey Türk istikbalinin evladı’ diye hepimize seslendi. Bu sesi duyan Muammer Aksoy, benim sevgili kurucu liderim; 1989 yılının 19 Mayıs’ında 49 cumhuriyet aydınıyla ADD’yi kurarken şu bildirgeyi yayınlıyordu:
‘Büyük Mustafa Kemal Atatürk’ün fani bedeninin ortamızda bulunmamasından yararlanan iç ve dış olumsuz güçler laik cumhuriyeti, Kemalist aydınlanma ihtilallerini ve Türk milletinin geleceğini karartmak için el birliği ile hareketlilik halindeler. Biz aşağıda imzası bulunanlar bu derneği bu hareketliliği susturmak ve bir daha Atatürk’ün cumhuriyetini kazanmak için kuruyoruz’ diyordu.
“İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMDAN HİÇBİRİMİZ RAZI DEĞİL”
Buradan hareketle ülkemizin ortasında bulunduğu durum hiç birimizin razı olduğu bir durum değil. Bu niçinle demokratik kitle örgütlerinin katılmasını, siyaset kurumunun dikkate alıp gereğini yapmasını ve aziz Türk milletimizin de dayanak vermesi talebi ile bir daha Atatürk cumhuriyeti diyoruz. bir daha bayanı insan olarak eşit sayan bir bayan ihtilalini bir daha harekete geçirelim diyoruz. Bu cumhuriyet hem de bir bayan ihtilali. bir daha kültürüne, tarihine ve bilime saygılı bir Türkiye Cumhuriyeti ihtilali özlüyoruz.
Bu cumhuriyeti kuranlar, Kemalist devrimciler, Kuvayı Milliye’ciler, üç yıl üç ay 22 gün kan, revan ortasında Anadolu’da dört bir yanın işgal edilmiş bu vatanı yedi düvel ile gayret ederek bugün bizler, şu an bizler özgürce konuşabilelim diye vatan kurdularsa buradaki gaye dünyanın milletler ailesinin onurlu bir üyesi olan bir ulus yaratmak, o ulusa binlerce yıldır konuştuğu lisanının alfabesini sunmak. O alfabe ile lisan ihtilali yapmak. Onunla millet mektepleri, halkevleri, halk odaları, köy enstitüleri ve üniversite ıslahatı ile çağlar atlayan bir ulus inşa etmek…
Çok bir şey istemiyoruz, bize bir daha Atatürk’ün bıraktığı cumhuriyeti verin. Vermezseniz biz asla geri adım atmayacağız. bir daha Atatürk cumhuriyetine, milletimiz ile birlikte kavuşuncaya kadar koşacağız. Türkiye’nin her yerine gideceğiz. Bütün yurttaşlarımız ile buluşacağız ve bunu anlatacağız: Biz kimseden oy istemiyoruz, hiç bir talebimiz yoktur. Biz demokratik bir kitle örgütüyüz. Haddimizi de hakkımızı da biliyoruz. olağan olarak siyaset kurumu kendi işini yapacak lakin bizim demokratik bir kitle örgütü olarak nazaranvimiz milletimize neyin olması gerektiği konusunda kanılarımızı aktarmak.”
“KAMUCULUK YENİDEN”
ondan sonrasında kürsüye çıkan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Lideri Mehmet Balık da şunları söylemiş oldu:
ÜÇ GÜN EVVEL AYM’NİN ÖNÜNDE KELEPÇE VURULAN ÖĞRETMENLERİN TEMSİLCİLERİYİZ: olağan olarak biz kamu çalışanlarının da söyleyecek kelamları var. Bizler üç gün evvel AYM’nin önünde kelepçe vurulan öğretmenlerin temsilcileriyiz.
BİZLER BU ÜLKENİN ORMANLARI TALAN EDİLİRKEN DURUN DİYEN İŞÇİLERİN TEMSİLCİLERİYİZ: Bizler bu ülkenin ormanları talan edilirken durun diyen işçilerin temsilcileriyiz. Bizler devletin sıhhat kurumları yok edilirken kent hastaneleri ismi altında ucubeler kurulurken durun diyen sıhhat işçileriyiz. Bizler, her alanda devletin yanında; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş iradesine sıkı sıkıya bağlı olan Atatürkçü kamu çalışanlarıyız.
AKP ÜZERE DEĞİL KAMUNUN VE HALKIN ÇIKARI İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ: Ülkemizde kaybettiğimiz kamuculuk teriminin bir daha ele alınması gerekir. bir daha tüm çalışmalarımızı kamuya yönelik, kamu faydasına uygun biçimde yapmamız gerekir. Siyasi partilerden kamuculuk konusunda çalışma talep etmemiz gerekir. Bizler AKP iktidarı üzere kendilerinin çıkarı için değil kamunun ve halkın çıkarı için çalışmak zorundayız.
KAMUNUN ELİNDE BULUNMASI GEREKEN KIYMETLERİMİZ ÖZEL KESİME VERİLDİ: Pandemi devrinde net olarak gördük. Afet, salgın krizi; özelleştirilmiş bölümün eline bırakılmış kamu alanlarının ne kadar yetersiz kaldığını. halbuki bugün 20 bin köy okulumuz kapalı. Bugün kent hastaneleri yapılırken başkentimiz Ankara’da, hastanelerimiz kapatılıyor. İstanbul’da kamuya ilişkin binalarımız kapatılıyor. Şeker fabrikalarımız kapatılıyor. Bugün en kritik anda muhtaçlık duyduğumuz hava, su, elektrik, akaryakıt üzere; kamunun elinde bulunması gereken kıymetlerimiz özel dala verildi.
EN KIYMETLİ MİSYONUMUZ CUMHURİYETE VE CUMHURİYET KIYMETLERİNE TAVİZ VERMEDEN YOLUMUZA DEVAM ETMEK: Elektrik üretimi yüzde 80, yüzde 82 özel bölümün elinde. Bilhassa eğitim, sıhhat, güç alanında bir bir kamuculuk siyasetlerini savunmak zorundayız. Ve bugün ülkenin tüm bedelleri, ulusal servetleri, ulusal gelirleri AKP iktidarı tarafınca yandaş müteahhitlere, yandaş devletlere, emperyalistlere peşkeş çekildi. Bizler Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, kamucular olarak bu kıymetlerimizi bir bir geri alıp, halkımızın faydasına getirmek zorundayız. Bizim en değerli nazaranvimiz Cumhuriyete ve Cumhuriyet bedellerine taviz vermeden yolumuza devam etmek olmalıdır. Bugün milyonlarca kamu çalışanının önünde, onlara aydınlık yolları açmak zorundayız. Onlara doğruları anlatmak zorundayız. Bu bizim temel vazifemiz. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bu ülkede tam bağımsızlık diyen tüm halkımızla birlikte yol yürümeye devam edeceğiz.”
Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Türkiye ve Dünya Lideri sanatçı Bedri Baykam, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Büyük Cumhuriyet Buluşması’nda dayısının vefat haberini paylaştı. Baykam, “Çok özür diliyorum bedelli dayım eski gençlik liderlerinden SHP Sarıyer Belediye Lideri İhsan Yalçın’ı bugün kaybettik. Bu niçinle bu aktifliğin sonuna kadar kalamayacağım için özür diliyorum. Bize saldırabilirler, bizi zindanlara atabilirler, bıçaklayabilirler, kurşunlayabilirler, bombalayabilirler fakat bizi korkutamazlar ve yıldıramazlar. Ne güçleri ne de düzeyleri kâfi. Bu ülkenin gerçek sahipleri aydın halkıdır. İşçileri, köylüsü, sanatkarları ,ezilmek istenen kadınlarıdır, emeklisidir hatta işsizİdir” dedi.
“BİZİ KORKUTAMAZ VE YILDIRAMAZLAR”
Etkinlikte konuşan isimlerden biri de Milletlerarası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Türkiye ve Dünya Lideri sanatçı Bedri Baykam oldu. Baykam konuşmasında şunları lisana getirdi:
DAYIM ESKİ GENÇLİK LİDERLERİNDEN SHP SARIYER BELEDİYE LİDERİ İHSAN YALÇIN’I AYBETTİK: Türkiye’nin hoş çağdaş demokrat Cumhuriyetçi insanları hepinize canı gönülden merhaba. Sizleri sevgi hürmet ve dayanışma ruhuyla kucaklıyorum. Çok özür diliyorum kıymetli dayım eski gençlik başkanlarından SHP Sarıyer Belediye Lideri İhsan Yalçın’ı bugün kaybettik. Çok uzun süreçten geliyor bu çabalarımız. Bu niçinle bu aktifliğin sonuna kadar kalamayacağım için özür diliyorum. Gün geçtikçe yeni jenerasyonlar meşaleyi kendilerinden evre aldı ve artık ergenlerde bizlerden teslim alması lazım bu salonları gençlerin doldurması kuşatması lazım. Büyük liderimiz sevgili Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük yapıtı olan Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlayacağımız Büyük Buluşma için geri sayıma geçtik. Bugün birinci asrımızı tamamlamamız 351 gün kaldı.
CUMHURİYETİMİZ HAKKINDA ‘100 YILLIK PARANTEZ’ DİYEBİLMEK KÜSTAHLIĞINI GÖSTERDİLER: Pahalı sevgili yoldaşlar kimi kendini bilmezler biliyorsunuz Cumhuriyetimiz hakkında 100 yıllık parantez diyebilmek küstahlığını göstermişlerdi. halbukiki olsa olsa bu bahtsızlar kendilerinin niye olduğu kısa küçük parantezden kelam ediyor olabilirler. Dostlarımızda düşmanlarımızda bilsinler ki bu yüz kızartıcı fikirlere kendilerini kaptıranlar büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal’in çizdiği yolda o rotada ebediyen yaşayacaktır. Bu salonda yansıttığımız kararlılık, bitmez tükenmez coşku her yıl giderek artıyor. Ve bunu hiç kimse durduramıyor ve durduramayacak. İster bu abideye bugün çiçek koyamazsınız desinler, ister şu gün bu heykelin önünde toparlanamazsınız yasaklandı desinler, ister Cumhuriyetin kurucularına en zavallı en ucuz sözlerle sataşmaya kalkışsınlar ne bizim sevgimizi törpüleye bilirler ne de bağlılığımızı nokta kadar zedeleyebilirler. Onlar bu türlü fakat kendi çaresizliklerini itiraf etmekten hatta rezil olmaktan öbür hiçbir yere varamazlar.
BİZİ KORKUTAMAZLAR VE YILDIRAMAZLAR, NE GÜÇLERİ NE DE DÜZEYLERİ KÂFİ: Motamot ikinci Cumhuriyetçi yahut yetmez lakin evetci kabahat ortakları üzere. Onlar bugün ortalarda yoklar. Gereken vakit kullanıldılar ve adete kullanım mühletleri dolup raflardan kaldırıldılar. Lakin Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençliği sizler yer yaştan gençler, Silivri’ye sürülenler canı kıymetine Cumhuriyete siper olan aydınlar muharrirler, Kışlalılar ,Aksoylar, Emeçler, Türkan Saylanlar, İlhan Selçuklar, Ümit Zileliler, Ataol Behramoğulları, Sedef Kabaşlar , ADD VE ÇYDD’in tüm üyeleri , liderleri onlar burada kalbimizde yanı başımızda ve gayret alanında. Arkadaşlar bizi tehdit edebilirler, bize saldırabilirler, bizi zindanlara atabilirler, bıçaklayabilirler, kurşunlayabilirler, bombalayabilirler fakat bizi korkutamazlar ve yıldıramazlar. Ne güçleri ne de düzeyleri kâfi. Bu ülkenin gerçek sahipleri aydın halkıdır. İşçileri, köylüsü, sanatkarları ,ezilmek istenen kadınlarıdır, emeklisidir hatta işsizidir. Hepimiz Atatürk Cumhuriyeti hayli seviyoruz. Ve 100. yılımız süper olacak hiç kimsenin kuşkusu olmasın.”