Katılma alacağı davasında neler talep edilir ?

Ilay

Global Mod
Global Mod
Katılma Alacağı Davasında Neler Talep Edilir? Bilimsel Merakla Bir Bakış

Merhaba forumdaşlar,

Bugün biraz “soğuk” gibi görünen ama aslında içinde insan ilişkilerinin sıcak izlerini taşıyan bir konudan bahsetmek istiyorum: katılma alacağı davası. Belki birçoğunuz bu terimi hukuk dizilerinde, boşanma haberlerinde ya da çevresinden duymuştur. Ancak bu kavram sadece “mal paylaşımı” meselesi değil; aynı zamanda adalet, emeğin değeri ve duygusal yatırımın ölçülebilirliği üzerine düşünmemizi sağlayan oldukça ilginç bir alan.

Katılma Alacağı Nedir? Bilimsel Temelde Tanımlayalım

Katılma alacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 218. maddesinde düzenlenen edinilmiş mallara katılma rejiminin bir sonucudur. Eşlerden biri evlilik süresince edinilmiş mallar (örneğin maaşla alınan bir ev, araba, yatırım vb.) üzerinde diğer eşin emeği, katkısı veya ev içi emek yoluyla dolaylı hakkı bulunduğunda, boşanma veya ölüm halinde bu hak katılma alacağı olarak gündeme gelir.

Hukukçular bu durumu, “ekonomik eşitliğin matematiksel formülü” olarak tanımlar. Yani amaç, kimin ne kadar kazandığından ziyade, ortak yaşam sürecinde yaratılan değerin paylaşımıdır.

Bilimsel literatür, bu noktada ilginç bir ayrım gösterir: Sosyal psikoloji ve ekonomi alanındaki araştırmalar, aile içindeki “görünmeyen emek” kavramının —örneğin yemek yapmak, çocuk yetiştirmek, duygusal destek vermek— ekonomik değer yaratımında önemli rol oynadığını ortaya koymuştur. Bu nedenle modern hukuk sistemleri, sadece parayı kazananı değil, “ortak hayatı sürdüreni” de ekonomik özne olarak kabul etmeye başlamıştır.

Katılma Alacağı Davasında Neler Talep Edilebilir?

Katılma alacağı davasında talep edilebilecekler, genellikle üç ana başlık altında toplanır:

1. Edinilmiş mallardan pay talebi: Evlilik süresince alınan mallardan biri diğer eşin adına kayıtlı olsa bile, bu mal “edinilmiş mal” sayılıyorsa, diğer eş bu malın yarısına kadar katılma alacağı isteyebilir.

2. Katkı payı alacağı: Eğer eşlerden biri diğerinin malına doğrudan veya dolaylı katkı sağlamışsa (örneğin evin kredi taksitlerini birlikte ödemek gibi), bu katkı oranında bir alacak talep edebilir.

3. Değer artış payı alacağı: Bir malın değeri zaman içinde artmışsa, bu artışta diğer eşin katkısı bulunuyorsa, artıştan da pay talep edilebilir.

Hukuk bilimi burada, “kimin ödediği” ile “kimin katkı sağladığı” arasındaki farkı özenle ayırır. Örneğin sadece maaş bordrosunda görünen kişi değil, evin düzenini sağlayan, çocuğun bakımını üstlenen, aile içi üretimi sürdüren eş de ekonomik değere katkı sağlar.

Veri Odaklı Erkek Bakışı: Matematiksel Adalet Arayışı

Yapılan sosyolojik araştırmalara göre erkekler, katılma alacağı davalarına genellikle “veri” ve “ölçülebilirlik” ekseninden yaklaşırlar.

Birçok erkek için mesele, “kim ne kadar katkı yaptı?” sorusuna rakamlarla cevap bulmaktır. Örneğin, ödenen taksitlerin yüzde kaçı kimin hesabından çıktı, arabanın piyasa değeri nasıl arttı, faiz oranları ne kadar etkiledi gibi hesaplamalar bu bakış açısında ön plandadır.

Bu yaklaşım, hukuk sisteminin analitik yanıyla da örtüşür. Nitekim mahkemeler, mal rejimi tasfiyesinde bilirkişi raporları, banka dekontları ve resmi kayıtlar üzerinden değerlendirme yapar. Ancak sorun şu ki, bazı katkılar sayılarla ölçülemez.

Peki, “bir çocuğun gece ateşi çıktığında sabaha kadar başında bekleyen bir annenin emeğini” hangi veri setine koyabiliriz?

Kadın Bakışı: Sosyal Etki ve Empati Üzerinden Değer Yaratımı

Kadınların büyük bölümü bu tür davalara “emeğin görünürlüğü” perspektifinden yaklaşır. Ev içi emek, duygusal destek, eşin kariyerine katkı gibi unsurlar genellikle para ile ölçülmediği için, kadınlar açısından bu davalar bir “adalet talebi” haline gelir.

Sosyolog Arlie Hochschild’in “İkinci Vardiya” kuramı tam da bunu açıklar: Kadınlar, iş hayatında bir vardiya çalışırken, eve geldiklerinde ikinci bir vardiya —yani görünmeyen ev içi emek— yürütürler. Bu emek çoğu zaman ekonomik değere dönüştürülmez, ama aile refahının sürdürülebilirliği bu sayede mümkün olur.

Dolayısıyla kadınlar, katılma alacağı davalarında yalnızca maddi pay değil, aynı zamanda toplumsal tanınma ve adil temsil arayışındadır.

Bilimsel Veriler Ne Diyor?

Türkiye Adalet Akademisi’nin 2023 verilerine göre, katılma alacağı davalarının yaklaşık %68’i kadınlar tarafından açılıyor.

Araştırmalarda, kadınların büyük kısmı “emeklerinin görünür kılınmadığı” gerekçesiyle bu davalara yönelirken, erkekler genellikle “malın kendilerine ait olduğu” yönünde savunma yapıyor.

Ekonomi literatürü de benzer bir tablo çiziyor:

OECD’nin 2022 raporuna göre, ev içi emeğin piyasa değeri hesaplandığında, ortalama bir kadının yıllık “görünmeyen katkısı” hane gelirinin %35’ine denk geliyor. Bu, aslında birçok katılma alacağı davasının ekonomik gerekçesini açıklayan çarpıcı bir veri.

Toplumsal ve Duygusal Boyut: Bir Davadan Fazlası

Katılma alacağı davası sadece bir “mülkiyet” meselesi değil; aynı zamanda duygusal yatırımın, emeğin ve zamanın adil bölüşümü ile ilgilidir. Bu nedenle bilim insanları, bu tür davaları “mikro-ekonomik adaletin laboratuvarı” olarak tanımlar.

Hukuk burada hem bilimsel hem insani bir denge arar:

Matematiksel doğrulukla sosyal adalet arasındaki ince çizgi, her davada yeniden çizilir.

Forumdaşlara Sorular

Peki sizce, bir ilişkinin ekonomik değerini adil biçimde ölçmek mümkün mü?

Bir eşin ev içindeki görünmeyen emeği, sayısal verilere nasıl dönüştürülebilir?

Katılma alacağı davasında mahkeme, sadece parayı mı yoksa duygusal emeği de “katkı” saymalı mı?

Hukukun duygulara ne kadar alan tanıması gerektiğini tartışmak, aslında hem bilimsel hem insani bir yolculuk.

Belki de bu konuyu sadece “kim ne kadar pay alacak” sorusuyla değil, “kim ne kadar emek verdi?” sorusuyla tartışmanın zamanı gelmiştir.
 
Üst