TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, ülke siyasetinin gündemine ait değerlendirmelerde bulundu.
soL Haber‘e konuşan Kemal Okuyan, Türkiye’ye yönelik kaçak göçmen akınına ait değerlendirmesinde, “göçmen emekçilerin her durumda ülkenin personel sınıfının ayrılmaz bir modülü olarak görülmesi gerektiğini ve bu unsurdan taviz verilemeyeceğini” vurguladı.
“GÖÇLE SALDIRAN BİR İKTİDAR VAR”
“Taviz verilemeyecek bir diğer olgu ise rastgele bir halde bir halka karşı düşmanlığı meşrulaştırmamak, ırkçılığa mazeret üretmemektir” diyen Kemal Okuyan, “Ancak şu anda ülkemizin karşı karşıya kaldığı göç olgusunu yalnızca ırkçılık zıddı bir duruşla kıymetlendirmemiz mümkün değil” tabirleriyle de şu konulara dikkat çekti:
“Her şeydilk evvel AKP emperyalist dünyanın bir gerçekliği olan göç olgusunu sıradan sistematik bir iç ve dış siyaset aracı olarak kullandığı için bu bu biçimde. Yani ortada göçle saldıran bir iktidar var. Bu akın ‘sınırları kapatın’ diyerek değil, Türkiye’nin öbür ülkelerin sonlarına hürmet göstermesi için uğraş ederek püskürtülebilir. Bu akın Türkiye’nin ABD ve AB ile yapmış olduğu açık ve örtülü mutabakatlara karşı durarak püskürtülebilir. Bu hücum ince ince ‘dilenciler ve hırsızlar kapı dışarı edilsin, sadık çalışanlar kalsın’ propagandası yapan burjuvaziye karşı o personellerin haklarını aramasına yardımcı olarak püskürtülebilir.”
“İŞGAL BİTERSE SURİYELİLER İSTEKLİ GİDER”
Okuyan “Göçmenler ülkelerine geri dönmeli mi?” sorusuna da “Suriye’de bugün iç savaşın yoğunluğu azaldı lakin ülkenin bir kısmında işgal var. Buna karşı uğraş etmeliyiz. NATO’ya, ABD’ye, Avrupalı emperyalistlerin varlığına, AKP’nin Suriye siyasetine son verilmesi gerekiyor. Bu gerçekleşirse, büyük bir kısım istekli sarfiyat, dönmek istemeyenleri zorla göndermeye kalkmaksa düpedüz ırkçılıktır. Afganistan konusu ise yeni başlıyor ve nereye evrilebileceğini lakin kestirim edebiliyoruz. Bugün Afganistan’da Taliban barbarlığından kaçmakta olanlara ‘gidin ülkenizde ölün’ denebilir mi? ‘Afganlılar geldi, bu ülkede artık durulmaz’ demek legal da ‘Taliban iktidarında Afganistan’da yaşanmaz’ demek yasal değil mi?” diye cevap verdi.
“ERDOĞAN YALNIZLAŞTIRILIYOR”
Kemal Okuyan’ın “Sedat Peker konuştu, hayli kıymetli savlar ortaya attı. Bazıları Erdoğan bu sefer bitti diye düşündü, bir şey olmadı. daha sonra orman yangınları ve artık sel ve büsbütün çaresiz bir iktidar. Ne oluyor?” sorusu üzerine cevabı ise şu biçimde oldu:
“Ben Erdoğan’ın sıradan sistematik bir halde yalnızlaştırıldığını düşünüyorum. Sermaye sınıfı ve NATO bu devir Türkiye’de keskin bir hesaplaşmanın denetim edilemeyeceğini düşünerek bir yumuşak geçiş istiyorlar. Sedat Peker konuştu aslında epeyce şey oldu. MHP zayıfladı, AKP içi istikrarlar değişti. Orman yangınları ve sel sırasında Erdoğan’ın etrafının daraldığı ortaya çıktı. Erdoğan hâlâ direnebilir lakin ben 2023’e kalmadan yeni dengelerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bugün iktidarın bütün stratejik atılımlarının ardında Erdoğan’dan hayli İbrahim Kalın ve Hulusi Akar var. Muhalefetin de iktidar ortasındaki güç istikrarlarına gözünü diktiğini görüyoruz. İş kaldı Erdoğan’ı birtakım şeylere ikna etmeye… Direnebilir evet lakin kimi vakit direnmenin bütün kanalları kapatılabilir”
soL Haber‘e konuşan Kemal Okuyan, Türkiye’ye yönelik kaçak göçmen akınına ait değerlendirmesinde, “göçmen emekçilerin her durumda ülkenin personel sınıfının ayrılmaz bir modülü olarak görülmesi gerektiğini ve bu unsurdan taviz verilemeyeceğini” vurguladı.
“GÖÇLE SALDIRAN BİR İKTİDAR VAR”
“Taviz verilemeyecek bir diğer olgu ise rastgele bir halde bir halka karşı düşmanlığı meşrulaştırmamak, ırkçılığa mazeret üretmemektir” diyen Kemal Okuyan, “Ancak şu anda ülkemizin karşı karşıya kaldığı göç olgusunu yalnızca ırkçılık zıddı bir duruşla kıymetlendirmemiz mümkün değil” tabirleriyle de şu konulara dikkat çekti:
“Her şeydilk evvel AKP emperyalist dünyanın bir gerçekliği olan göç olgusunu sıradan sistematik bir iç ve dış siyaset aracı olarak kullandığı için bu bu biçimde. Yani ortada göçle saldıran bir iktidar var. Bu akın ‘sınırları kapatın’ diyerek değil, Türkiye’nin öbür ülkelerin sonlarına hürmet göstermesi için uğraş ederek püskürtülebilir. Bu akın Türkiye’nin ABD ve AB ile yapmış olduğu açık ve örtülü mutabakatlara karşı durarak püskürtülebilir. Bu hücum ince ince ‘dilenciler ve hırsızlar kapı dışarı edilsin, sadık çalışanlar kalsın’ propagandası yapan burjuvaziye karşı o personellerin haklarını aramasına yardımcı olarak püskürtülebilir.”
“İŞGAL BİTERSE SURİYELİLER İSTEKLİ GİDER”
Okuyan “Göçmenler ülkelerine geri dönmeli mi?” sorusuna da “Suriye’de bugün iç savaşın yoğunluğu azaldı lakin ülkenin bir kısmında işgal var. Buna karşı uğraş etmeliyiz. NATO’ya, ABD’ye, Avrupalı emperyalistlerin varlığına, AKP’nin Suriye siyasetine son verilmesi gerekiyor. Bu gerçekleşirse, büyük bir kısım istekli sarfiyat, dönmek istemeyenleri zorla göndermeye kalkmaksa düpedüz ırkçılıktır. Afganistan konusu ise yeni başlıyor ve nereye evrilebileceğini lakin kestirim edebiliyoruz. Bugün Afganistan’da Taliban barbarlığından kaçmakta olanlara ‘gidin ülkenizde ölün’ denebilir mi? ‘Afganlılar geldi, bu ülkede artık durulmaz’ demek legal da ‘Taliban iktidarında Afganistan’da yaşanmaz’ demek yasal değil mi?” diye cevap verdi.
“ERDOĞAN YALNIZLAŞTIRILIYOR”
Kemal Okuyan’ın “Sedat Peker konuştu, hayli kıymetli savlar ortaya attı. Bazıları Erdoğan bu sefer bitti diye düşündü, bir şey olmadı. daha sonra orman yangınları ve artık sel ve büsbütün çaresiz bir iktidar. Ne oluyor?” sorusu üzerine cevabı ise şu biçimde oldu:
“Ben Erdoğan’ın sıradan sistematik bir halde yalnızlaştırıldığını düşünüyorum. Sermaye sınıfı ve NATO bu devir Türkiye’de keskin bir hesaplaşmanın denetim edilemeyeceğini düşünerek bir yumuşak geçiş istiyorlar. Sedat Peker konuştu aslında epeyce şey oldu. MHP zayıfladı, AKP içi istikrarlar değişti. Orman yangınları ve sel sırasında Erdoğan’ın etrafının daraldığı ortaya çıktı. Erdoğan hâlâ direnebilir lakin ben 2023’e kalmadan yeni dengelerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bugün iktidarın bütün stratejik atılımlarının ardında Erdoğan’dan hayli İbrahim Kalın ve Hulusi Akar var. Muhalefetin de iktidar ortasındaki güç istikrarlarına gözünü diktiğini görüyoruz. İş kaldı Erdoğan’ı birtakım şeylere ikna etmeye… Direnebilir evet lakin kimi vakit direnmenin bütün kanalları kapatılabilir”