Merkez Bankası, Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan hakkında 1 Ağustos 2022 tarihinde, bir televizyon programında yaptığı açıklamaları münasebet göstererek cürüm duyurusunda bulunmuştu.
Özcan, bugün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek savcılığa tabir verdi. Serkan Özcan, savcılığa söz verdikten daha sonra adliye önünde açıklama yaptı.
Özcan, “Kasten bakılırsavi ihmal cürmü işleyenlerle, bakılırsavde ihmal sebebiyle muazzam kamu ziyanına yol açanlarla ve kamu kaynaklarını israf edip milleti açlıkla baş başa bırakanlarla çabamızı yılmadan sürdürmek, muhalefet partisi olarak hem siyasal hakkımız birebir vakitte sorumluluğumuzdur” dedi.
Özcan, şunları söylemiş oldu:
”BU GÜZİDE KURUMUN ÇEKİRDEKTEN YETİŞTİRDİĞİ BİR ÇALIŞANIYIM”
”Öncelikle belirtmek isterim ki 1999 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat kısmından mezun olduktan daha sonra imtihanlarına girip daha sonrasında 10 yılı aşkın bir süre şikayetçi kurum olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda gururla çalışmış biriyim. Bu güzide kurumun çekirdekten yetiştirdiği, kıymet verip yurt haricinde yüksek lisansa yolladığı donanımlı bir çalışanıydım. çabucak sonrasında 20 sene özel ve kamu bankalarında deneyimlerim oldu.
”ŞİKAYET, SİYASİ BİR NİTELİK TAŞIMAKTADIR”
Söz konusu şikâyet, büsbütün siyasi bir nitelik taşımaktadır. Merkez Bankası Lideri Şahap Kavcıoğlu ve yöneticilerine yönelik haklı tenkitlerimin kamuoyunda ses getirmesi karşısında, bu tenkitlerimi sindirme ve bastırma gayesi taşımaktadır. Şahap Kavcıoğlu’nun bu tavrı, maddelerin kendisine yüklediği vazifesi tam bir tarafsızlık ortasında yerine getirmesi beklenen bir kamu bakılırsavlisinden çok, kendisinin geçmişte yürüttüğü siyasetçi kimliğine uygun görülmektedir. Şahap Kavcıoğlu yönettiği bu güzide kurumu, bulunduğu makamı ve kamu gücünü gerisine alarak, rakip gördüğü bir siyasetçi ile hesaplaşmaya ve muhalefeti sindirmeye çalışmaktadır.
”MERKEZ BANKASI’NA ASIL ZİYAN VERENLER GEREKLİ BİLGİ VE DENEYİME SAHİP OLMADAN KURUMDA YÖNETİCİLİK YAPANLARDIR”
Çekirdekten yetişen bir Merkez Bankacı olduğum için ve mesleğimin 10 yılını bu kuruma adadığım için; yetişmemde büyük emeği olan Merkez Bankası’nın prestijini ve saygınlığını korumak konusunda azami derecede hassas oldum ve hassas olmaya da devam edeceğim. Bu kıymetli kurumun saygınlığını, prestijini asıl kıranlar; kurumun külçeşidini, yapısını, işleyişini, insan kaynağını, teamüllerini bilmediği ve her şeyden değerlisi Merkez Bankacılığının gerektirdiği bilgiye ve deneyime sahip olmadığı biçimde Merkez Bankası’nda yöneticilik yapan, ülkemize ve toplumumuza telafisi mümkün olmayacak ekonomik ziyanlar verenlerdir.
”TCMB’NİN PRESTİJİNİ ASIL SARSANLAR, REZERVLERİ HUKUKSUZCA SATANLARDIR”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın prestijini asıl sarsanlar, bu ülkenin yıllardır biriktirdiği milletlerarası rezervleri hukuksuzca satanlardır. Türk parasının bedelini korumakla bakılırsavli ve sorumlu olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri, yürüttüğü kamu bakılırsavi sebebiyle hesap verilebilirlikle yükümlüdür. Merkez Bankası Lideri üzere kamuya mal olmuş şahısların; bakılırsavlerini yerine getirirken kamu menfaatini ilgilendiren sonuçlara yol açacağı dikkate alındığında, hukuk devleti ve demokrasi açısından tahammül edilmesi gereken ağır tenkitlere, rahatsız edici olsa bile katlanma yükümlülüğü vardır.
”MERKEZ BANKASI’NIN HÜKMİ ŞAHSİYETİNİ AMAÇ ALAN BİR TENKİTTE DE BULUNMADIM”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kanunu ile korunmak istenen kurumun yöneticileri ve bunların izlediği akıl ve bilimden uzak siyasetler değil, kurumun kendisinin hükmi kişiselyet olarak prestijidir. Şikâyet dilekçesinde bahis konusu edilen televizyon programındaki konuşmalarımda, yıllarımı verdiğim kurumumun prestijini zedeleyici bir söze asla yer vermedim. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın hükmi kişiselyetini gaye alan bir tenkitte de bulunmadım. Sözlerimde, yöneticilerin liyakatsizliğini ve bu niçinle millete ödettikleri bedeli eleştirerek kamunun faydasını müdafaayı amaçladım. Şikâyet dilekçesinde yer verilen sözlerim, külliyen bir vatandaş ve siyasetçi olarak Anayasamız tarafınca garanti altına alınmış olan niyet ve tabir hürriyeti hakkı çerçevesindedir.
”KAVCIOĞLU’NUN MİSYONA ATANDIĞI MART 2021’DE YÜZDE 16 OLAN YILLIK TÜKETİCİ FİYAT ENFLASYONU, NE YAZIK Kİ BUGÜN YÜZDE 80’E ULAŞMIŞTIR”
senelerca kurumda çalışmanın verdiği deneyim ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bakılırsav ve yetkilerinin ne olduğunun çok farkındayım. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bakılırsav ve yetkilerini belirleyen 1211 Sayılı Kanun’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın temel bakılırsavi ‘fiyat istikrarını sağlamak’ olarak belirlenmiştir. Birebir unsurun devamında da ‘Hükümetle bir arada Türk lirasının iç ve dış bedelini korumak için gerekli önlemleri almak’ bankaya vazife olarak yüklenmiştir. Şahap Kavcıoğlu’nun nazaranve atandığı Mart 2021’de yüzde 16 olan yıllık tüketici fiyat enflasyonu, ne yazık ki bugün yüzde 80’e ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yöneticileri Türk lirasının iç kıymetini de dış kıymetini de müdafaa bakılırsavini ihmal etmişlerdir.
”GÖREV MÜDDETİ BOYUNCA ENFLASYONU ALDIĞI DÜZEYİN 5 KATINA ÇIKARACAK KADAR MİSYONUNU İHMAL EDEN ÖTEKİ BİR MERKEZ BANKASI LİDERİ OLMAMIŞTIR”
Türkiye tarihinde bakılırsav mühleti boyunca enflasyonu aldığı düzeyin 5 katına çıkaracak kadar nazaranvini ihmal eden öteki bir Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri olmamıştır.
Sözlerimin gerisindeyim. Bir siyasetçinin; Türkiye’ye yatırım yapmış, üretim yaparak, istihdam sağlayarak, vergi ödeyerek ülkemize hizmeti dokunan herkese yapılan her türlü haksızlığa ve saygısızlığa karşı çıkması nazaranvinin gereğidir.
”KASTEN VAZİFESİ İHMAL CÜRMÜ İŞLEYENLERLE UĞRAŞIMIZI YILMADAN SÜRDÜRMEK HEM SİYASAL HAKKIMIZ birebir vakitte SORUMLULUĞUMUZDUR”
Bugün iş dünyası ülkedeki baskı ortamından dolayı fikirlerini lisana getirememektedir. Kamuoyu karşısında gerektiğinde hükümetteki ve kamu hizmetlerindeki kusurları açıkça eleştirebilecek olanlar benim üzere muhalif siyasetçilerdir. Milletin ve iş dünyasının hakkını bir siyasetçi savunduğunda, fikirlerini söz etmesi kovuşturmaya yahut yargılamaya husus edilirse kamunun menfaatleri haleldar olur. Taammüden nazaranvi ihmal kabahati işleyenlerle, bakılırsavde ihmal sebebiyle muazzam kamu ziyanına yol açanlarla ve kamu kaynaklarını israf edip milleti açlıkla baş başa bırakanlarla uğraşımızı yılmadan sürdürmek, muhalefet partisi olarak hem siyasal hakkımız birebir vakitte sorumluluğumuzdur.
”MERKEZ BANKASI’NIN KURUMSAL PRESTİJİNE EN ÇOK ZİYAN VERENLER KURUMU SİYASETİN ART BAHÇESİNE ÇEVİRENLERDİR”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ihlal eden, kurumsal birikimini yok sayan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu çerçevesindeki bakılırsavlerde yürütmeden talimat alarak iş yapan her yönetici, nazaranvini ve sorumluluğunu ihmal etmekte, kurumun prestijini zedelemektedir.
Bankanın prestijinin benim sözlerimle mi, yoksa Merkez Bankası Lideri Şahap Kavcıoğlu ve Para Siyaseti Heyeti üyelerinin aldığı kararlarla mı zedelendiği her türlü kuşkudan uzaktır. Tenkitlerim açıkça bireylere yöneliktir. Bu da kurumun prestijini zedelemez, tersine doğruyu görmek isteyen bireylere yol gösterir, ışık fiyat.
”BU SÜREÇ, MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZLIĞININ DAİMA OLARAK İHLAL EDİLMESİ VE BANKAYA KANUNLA VERİLEN MİSYONLARIN ISRARLA YERİNE GETİRİLMEMESİ İLE BAŞLAMIŞTIR”
Bugün ülkemizde yaşanan ağır enflasyonun, hayat pahalılığının, yoksulluğun en kıymetli niçini Merkez Bankası’nın sorumlu olduğu para siyasetinin; akla, iktisat bilimine, merkez bankacılığının temel prensiplerine, genel kabul bakılırsan para siyaseti uygulamalarına karşıt bir biçimde uygulanmış olmasıdır. Bu süreç Merkez Bankası bağımsızlığının daima olarak ihlal edilmesi ve Bankaya kanunla verilen nazaranvlerin ısrarla yerine getirilmemesi ile başlamıştır. Milletin fakirleşmesine yol açan siyasetlerin en büyük sorumlusu kanunun verdiği temel nazaranv olan enflasyonla çabayı yapmayan Merkez Bankası Lideri ve yöneticilerdir.
”DÜNYADA PARASI BU KADAR KISA MÜDDETTE BU KADAR KIYMET KAYBEDEN DİĞER BİR ÜLKE NEREDEYSE BULUNMAMAKTADIR”
Eleştirilerimin konusu olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yöneticilerinin misyonda olduğu müddet zarfında Türk iktisadında, sözümde de belirttiğim, inanılması güç gelişmeler yaşanmıştır. Amerikan doları yalnızca 18 ayda 7,25’ten 18,40’a çıkmıştır. Dünyada parası bu kadar kısa müddette bu kadar kıymet kaybeden öbür bir ülke neredeyse bulunmamaktadır. Yıllık tüketici ve üretici enflasyonu yaklaşık 5 katına çıkmıştır. Ülkemiz dünyanın en yüksek 6’ncı enflasyona sahiptir. Ülkemizde besin enflasyonu dünyanın en yüksek 4’üncü enflasyonudur. 50 milyon ve üzeri nüfusu olan ülkeler içinde ise enflasyon şampiyonuyuz.
”DERHAL İSTİFA ETMESİ GEREKİR”
gorevinin şuurunda olan birinin bu sonuçları görür görmez derhal istifa etmesi gerekirken, kendisi kurumunun gücünü ve kaynaklarını TV programlarına cürüm duyurusu yaptırarak harcamaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ın kendine ilişkin rezervleri 30 milyar ABD doları düzeyinden eksi 52 milyar ABD doları düzeyine gerilemiştir. Merkez Bankası Mart 2019’dan bu yana rezervlerinden şeffaf olmayan ve misyon kabahati teşkil eden satışlar yapmıştır. Bu satışlar ve bilgileri rezervlerin ve emanetin sahibi olan milletten saklanmıştır. Bu bahis Türkiye’nin en büyük mali skandalıdır ve gün gelecek sorumluları kesinlikle yargı önünde hesap vereceklerdir.
”TÜRK ÇALIŞANI, 300 ABD DOLARININ ALTINDA MİNİMUM FİYAT İLE BİR NEVİ FİYATLI KÖLE HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”
Berat Albayrak ve Murat Uysal periyodunda gerçekleşen ve kamuoyunda ‘128 milyar dolar skandalı’ olarak bilinen bu satışlara Nureddin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu periyodunda 75 milyar ABD dolarının daha eklenmiştir. Rezervlerin bu zayıf yapısı niçiniyle ülke risk primi ve borç yükü artmış, faize ödenen fiyatlar katlanmıştır. Merkez Bankası’nın prestiji benim eleştirilerimle değil, kurumun şeffaflıktan uzaklaştırılmasıyla, bilgilerin karartılmasıyla ve hukuk dışı işlere bulaştırılmasıyla yerle bir olmuştur. Milletimiz son beş yılda dolar bazında neredeyse gerçek olarak yüzde 40 yoksullaşmış gelir dağılımı alt üst olmuştur. Türk emekçisi 300 Amerikan dolarının altında taban fiyat ile bir nevi fiyatlı köle haline dönüşmüştür.
”ÜLKEMİZİ BÜYÜK BİR EKONOMİK KRİZİN İÇİNE SÜRÜKLEMİŞLERDİR”
Çalışanların ve gençlerin konut sahibi olma ümitleri bitmiş, kiracılarla mesken sahipleri içinde cinayetlere varan olaylar yaşanmaya başlamıştır. Artık ülkemizde çocuk, genç ve çalışan yoksulluğu, derin yoksulluk kavramları konuşulur hale gelmiştir. Donanımlı gençlerimiz hayat pahalılığı ve kayırmacılıktan bıkmış, bahtlarını ülke haricinde aramaktadırlar. Türkiye’nin bundan daha büyük bir beka sorunu yoktur. Hayat pahalılığı ve işsizliğin baş sorumlusu Merkez Bankası Lideri ise misyonunu yerine getirmek yerine TV programı izleyip savcılığa kabahat duyurusu yaparak vaktini geçirmektedir. Merkez Bankası Liderinin da ortasında olduğu bir küme siyasi ve bürokrat, 2021 yılı Eylül ayından bu yana literatürde ve uygulamada hiç bir geçerliliği olmayan ‘faiz düşerse, enflasyon da düşer’ savının peşine takılıp, ülkemizi büyük bir ekonomik krizin içine sürüklemişlerdir. 3 ay ortasında tez ettikleri model çökmüş, kurlar ve enflasyon patlamıştır. Yöneticiler, yapılan yanlışlardan ders çıkarıp yanılgılı siyasetlerinde ısrar etmekten vazgeçecekleri yerde Kur Muhafazalı Mevduat sistemine geçmişlerdir. Bilanço müthiştir. Milletin kaynaklarından bugüne kadar 261 Milyar TL birkaç yüz bin varlıklı bireye dolar almasınlar diye ödenmiştir.
”SİZE HESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİM”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri’nin nazaranv müddeti içerisinde millet bu kadar yoksullaşırken banka karları 7 katına çıkmıştır. Millet yüzde 40 ile krediye erişemezken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bugün bankalara yüzde 12 faizle 1 Trilyon TL kaynak sağlamaktadır. Bu uygulamalar tarihin işgallerden daha sonra gördüğü en büyük ve yırtıcı servet transferidir. Bu yabanî servet transferinin baş sorumlularından biri de misyonunu yapmayan TCMB Lideridir. Tüm bu niçinlerle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri Şahap Kavcıoğlu ve tüm para siyaseti üyelerini derhal hiç vakit geçirmeden istifaya davet ediyorum. İstediğiniz şikayetlerde bulunun, elinizde hangi imkân var ise kullanın. Ben sizin boş yere işgal ettiğiniz Merkez Bankası’nın bana öğrettikleri ile bu millete borcumu ödemeye ve size hesap sormaya devam edeceğim.”
Özcan, bugün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek savcılığa tabir verdi. Serkan Özcan, savcılığa söz verdikten daha sonra adliye önünde açıklama yaptı.
Özcan, “Kasten bakılırsavi ihmal cürmü işleyenlerle, bakılırsavde ihmal sebebiyle muazzam kamu ziyanına yol açanlarla ve kamu kaynaklarını israf edip milleti açlıkla baş başa bırakanlarla çabamızı yılmadan sürdürmek, muhalefet partisi olarak hem siyasal hakkımız birebir vakitte sorumluluğumuzdur” dedi.
Özcan, şunları söylemiş oldu:
”BU GÜZİDE KURUMUN ÇEKİRDEKTEN YETİŞTİRDİĞİ BİR ÇALIŞANIYIM”
”Öncelikle belirtmek isterim ki 1999 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat kısmından mezun olduktan daha sonra imtihanlarına girip daha sonrasında 10 yılı aşkın bir süre şikayetçi kurum olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda gururla çalışmış biriyim. Bu güzide kurumun çekirdekten yetiştirdiği, kıymet verip yurt haricinde yüksek lisansa yolladığı donanımlı bir çalışanıydım. çabucak sonrasında 20 sene özel ve kamu bankalarında deneyimlerim oldu.
”ŞİKAYET, SİYASİ BİR NİTELİK TAŞIMAKTADIR”
Söz konusu şikâyet, büsbütün siyasi bir nitelik taşımaktadır. Merkez Bankası Lideri Şahap Kavcıoğlu ve yöneticilerine yönelik haklı tenkitlerimin kamuoyunda ses getirmesi karşısında, bu tenkitlerimi sindirme ve bastırma gayesi taşımaktadır. Şahap Kavcıoğlu’nun bu tavrı, maddelerin kendisine yüklediği vazifesi tam bir tarafsızlık ortasında yerine getirmesi beklenen bir kamu bakılırsavlisinden çok, kendisinin geçmişte yürüttüğü siyasetçi kimliğine uygun görülmektedir. Şahap Kavcıoğlu yönettiği bu güzide kurumu, bulunduğu makamı ve kamu gücünü gerisine alarak, rakip gördüğü bir siyasetçi ile hesaplaşmaya ve muhalefeti sindirmeye çalışmaktadır.
”MERKEZ BANKASI’NA ASIL ZİYAN VERENLER GEREKLİ BİLGİ VE DENEYİME SAHİP OLMADAN KURUMDA YÖNETİCİLİK YAPANLARDIR”
Çekirdekten yetişen bir Merkez Bankacı olduğum için ve mesleğimin 10 yılını bu kuruma adadığım için; yetişmemde büyük emeği olan Merkez Bankası’nın prestijini ve saygınlığını korumak konusunda azami derecede hassas oldum ve hassas olmaya da devam edeceğim. Bu kıymetli kurumun saygınlığını, prestijini asıl kıranlar; kurumun külçeşidini, yapısını, işleyişini, insan kaynağını, teamüllerini bilmediği ve her şeyden değerlisi Merkez Bankacılığının gerektirdiği bilgiye ve deneyime sahip olmadığı biçimde Merkez Bankası’nda yöneticilik yapan, ülkemize ve toplumumuza telafisi mümkün olmayacak ekonomik ziyanlar verenlerdir.
”TCMB’NİN PRESTİJİNİ ASIL SARSANLAR, REZERVLERİ HUKUKSUZCA SATANLARDIR”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın prestijini asıl sarsanlar, bu ülkenin yıllardır biriktirdiği milletlerarası rezervleri hukuksuzca satanlardır. Türk parasının bedelini korumakla bakılırsavli ve sorumlu olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri, yürüttüğü kamu bakılırsavi sebebiyle hesap verilebilirlikle yükümlüdür. Merkez Bankası Lideri üzere kamuya mal olmuş şahısların; bakılırsavlerini yerine getirirken kamu menfaatini ilgilendiren sonuçlara yol açacağı dikkate alındığında, hukuk devleti ve demokrasi açısından tahammül edilmesi gereken ağır tenkitlere, rahatsız edici olsa bile katlanma yükümlülüğü vardır.
”MERKEZ BANKASI’NIN HÜKMİ ŞAHSİYETİNİ AMAÇ ALAN BİR TENKİTTE DE BULUNMADIM”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kanunu ile korunmak istenen kurumun yöneticileri ve bunların izlediği akıl ve bilimden uzak siyasetler değil, kurumun kendisinin hükmi kişiselyet olarak prestijidir. Şikâyet dilekçesinde bahis konusu edilen televizyon programındaki konuşmalarımda, yıllarımı verdiğim kurumumun prestijini zedeleyici bir söze asla yer vermedim. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın hükmi kişiselyetini gaye alan bir tenkitte de bulunmadım. Sözlerimde, yöneticilerin liyakatsizliğini ve bu niçinle millete ödettikleri bedeli eleştirerek kamunun faydasını müdafaayı amaçladım. Şikâyet dilekçesinde yer verilen sözlerim, külliyen bir vatandaş ve siyasetçi olarak Anayasamız tarafınca garanti altına alınmış olan niyet ve tabir hürriyeti hakkı çerçevesindedir.
”KAVCIOĞLU’NUN MİSYONA ATANDIĞI MART 2021’DE YÜZDE 16 OLAN YILLIK TÜKETİCİ FİYAT ENFLASYONU, NE YAZIK Kİ BUGÜN YÜZDE 80’E ULAŞMIŞTIR”
senelerca kurumda çalışmanın verdiği deneyim ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bakılırsav ve yetkilerinin ne olduğunun çok farkındayım. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bakılırsav ve yetkilerini belirleyen 1211 Sayılı Kanun’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın temel bakılırsavi ‘fiyat istikrarını sağlamak’ olarak belirlenmiştir. Birebir unsurun devamında da ‘Hükümetle bir arada Türk lirasının iç ve dış bedelini korumak için gerekli önlemleri almak’ bankaya vazife olarak yüklenmiştir. Şahap Kavcıoğlu’nun nazaranve atandığı Mart 2021’de yüzde 16 olan yıllık tüketici fiyat enflasyonu, ne yazık ki bugün yüzde 80’e ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yöneticileri Türk lirasının iç kıymetini de dış kıymetini de müdafaa bakılırsavini ihmal etmişlerdir.
”GÖREV MÜDDETİ BOYUNCA ENFLASYONU ALDIĞI DÜZEYİN 5 KATINA ÇIKARACAK KADAR MİSYONUNU İHMAL EDEN ÖTEKİ BİR MERKEZ BANKASI LİDERİ OLMAMIŞTIR”
Türkiye tarihinde bakılırsav mühleti boyunca enflasyonu aldığı düzeyin 5 katına çıkaracak kadar nazaranvini ihmal eden öteki bir Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri olmamıştır.
Sözlerimin gerisindeyim. Bir siyasetçinin; Türkiye’ye yatırım yapmış, üretim yaparak, istihdam sağlayarak, vergi ödeyerek ülkemize hizmeti dokunan herkese yapılan her türlü haksızlığa ve saygısızlığa karşı çıkması nazaranvinin gereğidir.
”KASTEN VAZİFESİ İHMAL CÜRMÜ İŞLEYENLERLE UĞRAŞIMIZI YILMADAN SÜRDÜRMEK HEM SİYASAL HAKKIMIZ birebir vakitte SORUMLULUĞUMUZDUR”
Bugün iş dünyası ülkedeki baskı ortamından dolayı fikirlerini lisana getirememektedir. Kamuoyu karşısında gerektiğinde hükümetteki ve kamu hizmetlerindeki kusurları açıkça eleştirebilecek olanlar benim üzere muhalif siyasetçilerdir. Milletin ve iş dünyasının hakkını bir siyasetçi savunduğunda, fikirlerini söz etmesi kovuşturmaya yahut yargılamaya husus edilirse kamunun menfaatleri haleldar olur. Taammüden nazaranvi ihmal kabahati işleyenlerle, bakılırsavde ihmal sebebiyle muazzam kamu ziyanına yol açanlarla ve kamu kaynaklarını israf edip milleti açlıkla baş başa bırakanlarla uğraşımızı yılmadan sürdürmek, muhalefet partisi olarak hem siyasal hakkımız birebir vakitte sorumluluğumuzdur.
”MERKEZ BANKASI’NIN KURUMSAL PRESTİJİNE EN ÇOK ZİYAN VERENLER KURUMU SİYASETİN ART BAHÇESİNE ÇEVİRENLERDİR”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ihlal eden, kurumsal birikimini yok sayan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu çerçevesindeki bakılırsavlerde yürütmeden talimat alarak iş yapan her yönetici, nazaranvini ve sorumluluğunu ihmal etmekte, kurumun prestijini zedelemektedir.
Bankanın prestijinin benim sözlerimle mi, yoksa Merkez Bankası Lideri Şahap Kavcıoğlu ve Para Siyaseti Heyeti üyelerinin aldığı kararlarla mı zedelendiği her türlü kuşkudan uzaktır. Tenkitlerim açıkça bireylere yöneliktir. Bu da kurumun prestijini zedelemez, tersine doğruyu görmek isteyen bireylere yol gösterir, ışık fiyat.
”BU SÜREÇ, MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZLIĞININ DAİMA OLARAK İHLAL EDİLMESİ VE BANKAYA KANUNLA VERİLEN MİSYONLARIN ISRARLA YERİNE GETİRİLMEMESİ İLE BAŞLAMIŞTIR”
Bugün ülkemizde yaşanan ağır enflasyonun, hayat pahalılığının, yoksulluğun en kıymetli niçini Merkez Bankası’nın sorumlu olduğu para siyasetinin; akla, iktisat bilimine, merkez bankacılığının temel prensiplerine, genel kabul bakılırsan para siyaseti uygulamalarına karşıt bir biçimde uygulanmış olmasıdır. Bu süreç Merkez Bankası bağımsızlığının daima olarak ihlal edilmesi ve Bankaya kanunla verilen nazaranvlerin ısrarla yerine getirilmemesi ile başlamıştır. Milletin fakirleşmesine yol açan siyasetlerin en büyük sorumlusu kanunun verdiği temel nazaranv olan enflasyonla çabayı yapmayan Merkez Bankası Lideri ve yöneticilerdir.
”DÜNYADA PARASI BU KADAR KISA MÜDDETTE BU KADAR KIYMET KAYBEDEN DİĞER BİR ÜLKE NEREDEYSE BULUNMAMAKTADIR”
Eleştirilerimin konusu olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yöneticilerinin misyonda olduğu müddet zarfında Türk iktisadında, sözümde de belirttiğim, inanılması güç gelişmeler yaşanmıştır. Amerikan doları yalnızca 18 ayda 7,25’ten 18,40’a çıkmıştır. Dünyada parası bu kadar kısa müddette bu kadar kıymet kaybeden öbür bir ülke neredeyse bulunmamaktadır. Yıllık tüketici ve üretici enflasyonu yaklaşık 5 katına çıkmıştır. Ülkemiz dünyanın en yüksek 6’ncı enflasyona sahiptir. Ülkemizde besin enflasyonu dünyanın en yüksek 4’üncü enflasyonudur. 50 milyon ve üzeri nüfusu olan ülkeler içinde ise enflasyon şampiyonuyuz.
”DERHAL İSTİFA ETMESİ GEREKİR”
gorevinin şuurunda olan birinin bu sonuçları görür görmez derhal istifa etmesi gerekirken, kendisi kurumunun gücünü ve kaynaklarını TV programlarına cürüm duyurusu yaptırarak harcamaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ın kendine ilişkin rezervleri 30 milyar ABD doları düzeyinden eksi 52 milyar ABD doları düzeyine gerilemiştir. Merkez Bankası Mart 2019’dan bu yana rezervlerinden şeffaf olmayan ve misyon kabahati teşkil eden satışlar yapmıştır. Bu satışlar ve bilgileri rezervlerin ve emanetin sahibi olan milletten saklanmıştır. Bu bahis Türkiye’nin en büyük mali skandalıdır ve gün gelecek sorumluları kesinlikle yargı önünde hesap vereceklerdir.
”TÜRK ÇALIŞANI, 300 ABD DOLARININ ALTINDA MİNİMUM FİYAT İLE BİR NEVİ FİYATLI KÖLE HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”
Berat Albayrak ve Murat Uysal periyodunda gerçekleşen ve kamuoyunda ‘128 milyar dolar skandalı’ olarak bilinen bu satışlara Nureddin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu periyodunda 75 milyar ABD dolarının daha eklenmiştir. Rezervlerin bu zayıf yapısı niçiniyle ülke risk primi ve borç yükü artmış, faize ödenen fiyatlar katlanmıştır. Merkez Bankası’nın prestiji benim eleştirilerimle değil, kurumun şeffaflıktan uzaklaştırılmasıyla, bilgilerin karartılmasıyla ve hukuk dışı işlere bulaştırılmasıyla yerle bir olmuştur. Milletimiz son beş yılda dolar bazında neredeyse gerçek olarak yüzde 40 yoksullaşmış gelir dağılımı alt üst olmuştur. Türk emekçisi 300 Amerikan dolarının altında taban fiyat ile bir nevi fiyatlı köle haline dönüşmüştür.
”ÜLKEMİZİ BÜYÜK BİR EKONOMİK KRİZİN İÇİNE SÜRÜKLEMİŞLERDİR”
Çalışanların ve gençlerin konut sahibi olma ümitleri bitmiş, kiracılarla mesken sahipleri içinde cinayetlere varan olaylar yaşanmaya başlamıştır. Artık ülkemizde çocuk, genç ve çalışan yoksulluğu, derin yoksulluk kavramları konuşulur hale gelmiştir. Donanımlı gençlerimiz hayat pahalılığı ve kayırmacılıktan bıkmış, bahtlarını ülke haricinde aramaktadırlar. Türkiye’nin bundan daha büyük bir beka sorunu yoktur. Hayat pahalılığı ve işsizliğin baş sorumlusu Merkez Bankası Lideri ise misyonunu yerine getirmek yerine TV programı izleyip savcılığa kabahat duyurusu yaparak vaktini geçirmektedir. Merkez Bankası Liderinin da ortasında olduğu bir küme siyasi ve bürokrat, 2021 yılı Eylül ayından bu yana literatürde ve uygulamada hiç bir geçerliliği olmayan ‘faiz düşerse, enflasyon da düşer’ savının peşine takılıp, ülkemizi büyük bir ekonomik krizin içine sürüklemişlerdir. 3 ay ortasında tez ettikleri model çökmüş, kurlar ve enflasyon patlamıştır. Yöneticiler, yapılan yanlışlardan ders çıkarıp yanılgılı siyasetlerinde ısrar etmekten vazgeçecekleri yerde Kur Muhafazalı Mevduat sistemine geçmişlerdir. Bilanço müthiştir. Milletin kaynaklarından bugüne kadar 261 Milyar TL birkaç yüz bin varlıklı bireye dolar almasınlar diye ödenmiştir.
”SİZE HESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİM”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri’nin nazaranv müddeti içerisinde millet bu kadar yoksullaşırken banka karları 7 katına çıkmıştır. Millet yüzde 40 ile krediye erişemezken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bugün bankalara yüzde 12 faizle 1 Trilyon TL kaynak sağlamaktadır. Bu uygulamalar tarihin işgallerden daha sonra gördüğü en büyük ve yırtıcı servet transferidir. Bu yabanî servet transferinin baş sorumlularından biri de misyonunu yapmayan TCMB Lideridir. Tüm bu niçinlerle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Lideri Şahap Kavcıoğlu ve tüm para siyaseti üyelerini derhal hiç vakit geçirmeden istifaya davet ediyorum. İstediğiniz şikayetlerde bulunun, elinizde hangi imkân var ise kullanın. Ben sizin boş yere işgal ettiğiniz Merkez Bankası’nın bana öğrettikleri ile bu millete borcumu ödemeye ve size hesap sormaya devam edeceğim.”