Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastının yıldönümünde, cinayetin kilit şüphelisi Nuri Gökhan Bozkır’ın Türkiye’ye iadesi gerçekleşmedi. Kuşkulu Bozkır’ın iade süreci ile ilgili süren yargılamada, mahkemeye çağrıldığı biçimde gitmediği, Ukrayna’da bulunamadığı öğrenildi.
Cinayetle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki soruşturma sürerken, katıl zanlısı Bozkır, Odatv’den Toygun Atilla‘ya bir röportaj verdi.
Röportajdan kısımlar şu biçimde:
Toygun Atilla: Hablemitoğlu’nu kim öldürdü?
Nuri Bozkır: Ağabey onu Türkiye Devleti fazlaca âlâ biliyor. Ben öldürmedim onu fazlaca âlâ biliyorum. Ben bu işin çözülmesi için çırpınırken tanıkken sanık oldum ağabey. Bu cinayet örtülemeye çalışılıyor ağabey benim üzerimden. Gaye şaşırtılıyor, benim olmadığımı herkes biliyor.
T.A: Devlet nasıl biliyor bunu?
N.B:Devlet epeyce yeterli biliyor, yani bugüne kadar soruşturma bir yere gelmemişken. Ben yapmış olsam bugüne kadar o bütün kanıtlar kapatılır mıydı?
T.A: Hangi kanıtlar o kapatılan?
N.B: Bugüne kadar hiç bir kanıt yoktu ki. Benim tutuklanma şeyiyle çıkarılan şeyde diyorlar ki 17 sene daha sonra iki kişi, bu şeyi gördüğünü diyor otomobilimin varlığını diyor. Benim o periyot otomobilim yok. Benim o devir kullandığım telefon yok. Bugün internette araştırma yaptığınızda HTS kayhdı yok diyorlar. Çıksa bile esasen meskenim orası. Gölbaşı mesaim orası.
T.A: Bir otomobilden bahsediliyor ve o otomobilin sahibiyle sizin…
N.B: Benim hiç bir bağım yok. MİT ve savcılık yürütüyüyür bu soruşturmayı ve verdiğim isim MİT’te şu an müsteşar yardımcısı.
T.A: Dediniz ki kimin öldürdüğünü ben bilmiyorum devlet fakat bir taraftan da cinayetle ilgili olabilecek şahısların ismini siz veriyorsunuz.
N.B: Ağabey, bakın o periyot yaşanan olağanüstü hareketlilikten bahsediyorum. Özel Kuvvetler’de olmayacak hareketliliği anlatıyorum. Bu isimlere dikkat edin diyorum.
T.A: Bu hareketliliğin aslında FETÖ’cüleri araştırmış olabileceklerini düşündüm dediniz.
N.B: Olağan ben o denli düşündüm. 1000 sayfaya yakın bir rapor hazırlandığını biliyorum ağabey. Görmediğim, bilmediğim bir rapor hazırlanıyordu o periyot.
N:B: Verdim ağabey, söylemiş oldum.
T.A: O bir sayfalık sözün ortasında bunun hem…
N.B: Yok, hayır sonrasındasındaki dört sayfalık savcılığa verdiğim söz buradan bir de verdim. Emniyet Ataşesi vasıtası ile verdim.
T.A: O Emniyet Ataşesi ile verdiğiniz tabirde Özel Kuvvetler’deki bu isimlerin ya Hablemitoğlu cinayeti ile ya da FETÖ’yle ilgili bir şey. İki şıkkı da koydunuz mu ortaya onu soruyorum.
N.B: sıra dışı hareketlilik oldu dedim. Haksız yere kimseye iftira atamam.
T.A: Ucunu bilmediğiniz bir şeyin bu olabileceğini nasıl yorumlayabiliyorsunuz?
N.B: Bu hadiselerden daha sonra atılmış bir silah olup olmadığını bilmiyorum dedim. Bir koşu sırasında bu şahısların bir şeyi gizlemeye çalıştığını gördüm dedim. Yerine kadar söylemiş oldum.
T.A: Ne gizlemeye çalışıyorlardı? Nerede?
N.B: Mogan Gölü’nde. Bir koşu sırasında bu belirttiğim isimler bir malzemeyi, beni görmediler geride kaldım izliyordum bu malzemeyi attılar bunu da silah olarak değerlendiriyorum’ dedim ve Zihni ağabey bunu fazlaca uygun biliyor. Ben aptal mıyım? Belgenin kapatılmasına 3 yıl kalmış.
T.A: Size niçin döndüğünü düşünüyorsunuz bu işin?
N.B: Bu olayda en ufak bilgisi olan diye tuttular beni sanık yaptılar.
N.B: Bu olaylar başıma geldikten daha sonra konut hapsine düştüm ya ben. İnternetten okuyorum. Öbürü üstlenmiş öbürü üstlenmiş ‘ben yaptım ben yaptım’ diye. Bunların hiç birisine birşey yapamazken tutup bana niçin yaptılar ağabey? Zira hala içerdeler hem soruşturmayı kapatacaklar hem üstüme çöken zira ben bunları iki büyük şeyde vurdum. Bir, MİT Tırları Davası’nda İrfan Fidan’ın sözüne bakın. ‘Biz FETÖ’nün belini MİT Tırları Belgesiyle kırdık’ dedi. Bunun en büyük şeyi benim? Nasıl intikam alacaklar? İkincisi buydu ağabey (Hablemitoğlu cinayeti).
Bozkır, röportajda Hablemitoğlu cinayetine ait “Bu işin içerisinde Emniyet İstihbarat var, bu işin içerisinde Özel Kuvvetler içerisindeki yapılanma var, bu işin içerisinde devletin şeyleri var ağabey…” sözlerini kullanıyor.
Cinayetle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki soruşturma sürerken, katıl zanlısı Bozkır, Odatv’den Toygun Atilla‘ya bir röportaj verdi.
Röportajdan kısımlar şu biçimde:
Toygun Atilla: Hablemitoğlu’nu kim öldürdü?
Nuri Bozkır: Ağabey onu Türkiye Devleti fazlaca âlâ biliyor. Ben öldürmedim onu fazlaca âlâ biliyorum. Ben bu işin çözülmesi için çırpınırken tanıkken sanık oldum ağabey. Bu cinayet örtülemeye çalışılıyor ağabey benim üzerimden. Gaye şaşırtılıyor, benim olmadığımı herkes biliyor.
T.A: Devlet nasıl biliyor bunu?
N.B:Devlet epeyce yeterli biliyor, yani bugüne kadar soruşturma bir yere gelmemişken. Ben yapmış olsam bugüne kadar o bütün kanıtlar kapatılır mıydı?
T.A: Hangi kanıtlar o kapatılan?
N.B: Bugüne kadar hiç bir kanıt yoktu ki. Benim tutuklanma şeyiyle çıkarılan şeyde diyorlar ki 17 sene daha sonra iki kişi, bu şeyi gördüğünü diyor otomobilimin varlığını diyor. Benim o periyot otomobilim yok. Benim o devir kullandığım telefon yok. Bugün internette araştırma yaptığınızda HTS kayhdı yok diyorlar. Çıksa bile esasen meskenim orası. Gölbaşı mesaim orası.
T.A: Bir otomobilden bahsediliyor ve o otomobilin sahibiyle sizin…
N.B: Benim hiç bir bağım yok. MİT ve savcılık yürütüyüyür bu soruşturmayı ve verdiğim isim MİT’te şu an müsteşar yardımcısı.
T.A: Dediniz ki kimin öldürdüğünü ben bilmiyorum devlet fakat bir taraftan da cinayetle ilgili olabilecek şahısların ismini siz veriyorsunuz.
N.B: Ağabey, bakın o periyot yaşanan olağanüstü hareketlilikten bahsediyorum. Özel Kuvvetler’de olmayacak hareketliliği anlatıyorum. Bu isimlere dikkat edin diyorum.
T.A: Bu hareketliliğin aslında FETÖ’cüleri araştırmış olabileceklerini düşündüm dediniz.
N.B: Olağan ben o denli düşündüm. 1000 sayfaya yakın bir rapor hazırlandığını biliyorum ağabey. Görmediğim, bilmediğim bir rapor hazırlanıyordu o periyot.
N:B: Verdim ağabey, söylemiş oldum.
T.A: O bir sayfalık sözün ortasında bunun hem…
N.B: Yok, hayır sonrasındasındaki dört sayfalık savcılığa verdiğim söz buradan bir de verdim. Emniyet Ataşesi vasıtası ile verdim.
T.A: O Emniyet Ataşesi ile verdiğiniz tabirde Özel Kuvvetler’deki bu isimlerin ya Hablemitoğlu cinayeti ile ya da FETÖ’yle ilgili bir şey. İki şıkkı da koydunuz mu ortaya onu soruyorum.
N.B: sıra dışı hareketlilik oldu dedim. Haksız yere kimseye iftira atamam.
T.A: Ucunu bilmediğiniz bir şeyin bu olabileceğini nasıl yorumlayabiliyorsunuz?
N.B: Bu hadiselerden daha sonra atılmış bir silah olup olmadığını bilmiyorum dedim. Bir koşu sırasında bu şahısların bir şeyi gizlemeye çalıştığını gördüm dedim. Yerine kadar söylemiş oldum.
T.A: Ne gizlemeye çalışıyorlardı? Nerede?
N.B: Mogan Gölü’nde. Bir koşu sırasında bu belirttiğim isimler bir malzemeyi, beni görmediler geride kaldım izliyordum bu malzemeyi attılar bunu da silah olarak değerlendiriyorum’ dedim ve Zihni ağabey bunu fazlaca uygun biliyor. Ben aptal mıyım? Belgenin kapatılmasına 3 yıl kalmış.
T.A: Size niçin döndüğünü düşünüyorsunuz bu işin?
N.B: Bu olayda en ufak bilgisi olan diye tuttular beni sanık yaptılar.
N.B: Bu olaylar başıma geldikten daha sonra konut hapsine düştüm ya ben. İnternetten okuyorum. Öbürü üstlenmiş öbürü üstlenmiş ‘ben yaptım ben yaptım’ diye. Bunların hiç birisine birşey yapamazken tutup bana niçin yaptılar ağabey? Zira hala içerdeler hem soruşturmayı kapatacaklar hem üstüme çöken zira ben bunları iki büyük şeyde vurdum. Bir, MİT Tırları Davası’nda İrfan Fidan’ın sözüne bakın. ‘Biz FETÖ’nün belini MİT Tırları Belgesiyle kırdık’ dedi. Bunun en büyük şeyi benim? Nasıl intikam alacaklar? İkincisi buydu ağabey (Hablemitoğlu cinayeti).
Bozkır, röportajda Hablemitoğlu cinayetine ait “Bu işin içerisinde Emniyet İstihbarat var, bu işin içerisinde Özel Kuvvetler içerisindeki yapılanma var, bu işin içerisinde devletin şeyleri var ağabey…” sözlerini kullanıyor.