Şarkıcı ve oyuncu Özcan Deniz, Instagram hesabından oğlunun doğum gününü kutladı. çabucak sonrasında boşandığı eşi Feyza Aktan’a ateş püskürdü. Deniz, Aktan’ın oğlunu kendisinden kaçırdığını söyleyerek “Senin tek cürmün benim oğlum olman. Bir garibanın oğlu olsaydın oldukçatan seni kapıma bırakıp kayıplara karışmışlardı.” tabirlerini kullandı.
ZALİMLİK BU SENE DE SAHNELENDİ
Özcan Deniz Instagram hesabından yaptığı paylaşımla ateş püskürdü. Kıssa serisi yapan Deniz, “Zalimlik bu sene de sahnelendi” diyerek paylaşım yaptı.
Deniz, oğlunun doğum gününde dahi kendisine gösterilmediğinden yakınarak şunları paylaştı:
“Aynı oyun tekrar sahnelendi. bir daha aylardan nisan, bir daha sen benden uzaklara kaçırıldın ve bir daha berbatlar kurulu bir şeylerin peşinde! Muhtemelen geçen yıl olduğu üzere, Anneler Günü için de bir Instagram gösterisi hazırlanıyor. “Mağduru” oynamanın tadına varıldı zira. Sonuç alamadıkça seni kullanmaktan bir adım bile geri atmadan tıpkı sineması tekrar yeniden oynuyorlar.
TEK HATANIN BENİM OĞLUM OLMAN
Daha evvelki oyun; beni velayet davasından geri çekmek içindi, artık ise işledikleri hatalara göz yummamı sağlamak. Aslında affetmiştim. Lakin galiba emel beraberinde haber olmayı da sağlamak (çünkü geçen sene çalışmıştı bu) ve ulaşılamayan gayelere ulaşmak! Bunun için de epey hoş kullandılar herkesi sessizliğimi ve çaresizliğimi de sonuna kadar sömürdüler. Senin tek cürmün benim oğlum olman. Bir garibanın oğlu olsaydın oldukcatan seni kapıma bırakıp kayıplara karışmışlardı.
Normal kurallarda 5 metre bile yakınıma yaklaşamayacak insanlara bu hamaseti ben verdim. O denli ki; senin gözünün önünde babana tekme tokat girişecek kadar, taraflı programlara çıkıp şuursuzca “tekrar olsa tekrar yaparım” diyerek tehdit edecek kadar, senin tek hayat garantin olan babanın 30 yıllık mesleğini ve emeğini iftiralarla bitirmeye çalışacak kadar, benden 7 yüz KM öteye kanunları, haklarımızı, senin menfaatlerini hiçe sayıp götürecek kadar cesaretlendiler.
Benim onayım ve haberim olmadan seninle ilgimizi çıkmaza sokacak kadar uzağa, bir bilinmeze sürüklediler. Daha doğrusu taşındılar. Ve giderken değil, gittiğinizde bana haber verildi. Samimiyetsiz “iyi niyet davranışları sergileyerek, işlenilen kabahati hafifçeletmeye çalışıyorlar. (İstediğin vakit gelip bakılırsabilirsin v.s)
Seni oraya gelip alarak otellerde, sana ilişkin olmayan odalarda ve ortamlarda görmemi sağlamaya çalışıyorlar. bu biçimde olsun ki tekrar geldiğimde otele gitme fikri ‘senin benimle gelmeni engellesin’ diye. Bana en azından bir hazırlık yapma talihi bile tanınmadı. Ve orada seni almaya geldiğimde, senin yanında ne üzere bir akına uğrayacağım aşikâr değil. Çok muhakkak oraya çekilmeye çalışılıyorum. Ben burada, odanın olduğu, oyuncaklarının olduğu, arkadaşlarının ve seni seven onca insanın olduğu meskeninde bekliyorum oğlum seni. 3 haftadır nazaranmiyorum seni. Senden özür diliyorum bu hamaseti onlara taa baştan verdiğim için. Evvel doğum günü hazırlıkların bana “göndereceğim” diye yaptırıldı, daha sonra kanunlara ve bize verilen haklara bile karşı gelerek gdolayıldün. Tıpkı geçen doğum gününde yapıldığı üzere. Dedim ya “aynı Sinema oynanıyor”
Okula yazdırdım, okuldan alındın ve daha sonra “bizi meskene hapsettin” diye akla ziyan münasebetler gösterildi. Hedef kendilerine otomobil aldırtmaktı. Yani mal talebiydi. Alırdım sorun değil lakin “oğlumun kemerini bağlamadan otomobile bindiremezsin” dediğimde bana alaycı bildiriler attılar. Ben senin güvenliğini tehlikeye atarak bunu yapamazdım.
pek hayli ailenin hayalini kurup oturamadığı meskene “dağ başı burası” dendi ve gdolayıldün. Bu “dağ başı” denilen yer Babanın ve pek fazlaca kuzeninin oturduğu, deniz düzeyinde, her türlü gereksiniminin (okul ve hastanen de dahil) yürüme aralığında olduğu uygar ve imkanlarla dolu, kent büyüklüğünde bir yer.
Kaç babalar günümüz, 23 Nisan’ımız, bayramımız ve kaç doğum günümüz katledildi hepsi defterimde yazıyor oğlum. Keşke bu biçimde olmasaydı ve keşke herkes hissesine düşeni yaşayıp seni memnun etmek için benim kadar çıkarsız uğraşsaydı.
MUTLU YAŞLAR OĞLUM
Ama artık üzülmüyorum. Hatta hüzünlü de olsam “mutluyum” zira bu zalimlikler seni ve beni daha keyifli günlere hazırlıyor. Ben bir daha daima olduğu üzere adalete inanıyor ve yerini bulacağı günü bekliyorum. Senin haklarını korumak için o mahkeme kapılarında 1 saniye bile yüksünmeden hazır bekleyeceğim. Seni hayli lakin hayli seviyorum oğlum Keyifli yaşlar.
“Bu mektup herkese” Hiç duyar kasmayın. Kimse ilgilenmek zorunda da değil. Hak hukuk tanımadan, ne olup bittiğini bilmeden, benim sessizliğimi de fırsat bilip cesaretlendirdiğiniz için siz de en az benim kadar hatalısınız. (Lafım herkese değil. Bilen biliyor) Ben oğlum kullanılarak oynanan bir oyunu bozmaya çalışıyorum. Burada oğlunu muhafazaya çalışan bir babadan öte biri…
NE OLMUŞTU?
Özcan Deniz ile Feyza Aktan, 2019 yılında çekişmeli boşanma davası açmış ve 2 yıl evvel mutabakatlı olarak boşanmıştı. Özcan Deniz’in eski eşi Feyza Aktan ile yaşadıkları uzun mühlet magazin gündemini meşgul etmişti. Eski eşine şiddet uyguladığı teziyle yargılanan Deniz, davadan beraat etmiş ve Aktan’ı affettiğini belirtmişti.
ZALİMLİK BU SENE DE SAHNELENDİ
Özcan Deniz Instagram hesabından yaptığı paylaşımla ateş püskürdü. Kıssa serisi yapan Deniz, “Zalimlik bu sene de sahnelendi” diyerek paylaşım yaptı.
Deniz, oğlunun doğum gününde dahi kendisine gösterilmediğinden yakınarak şunları paylaştı:
“Aynı oyun tekrar sahnelendi. bir daha aylardan nisan, bir daha sen benden uzaklara kaçırıldın ve bir daha berbatlar kurulu bir şeylerin peşinde! Muhtemelen geçen yıl olduğu üzere, Anneler Günü için de bir Instagram gösterisi hazırlanıyor. “Mağduru” oynamanın tadına varıldı zira. Sonuç alamadıkça seni kullanmaktan bir adım bile geri atmadan tıpkı sineması tekrar yeniden oynuyorlar.
TEK HATANIN BENİM OĞLUM OLMAN
Daha evvelki oyun; beni velayet davasından geri çekmek içindi, artık ise işledikleri hatalara göz yummamı sağlamak. Aslında affetmiştim. Lakin galiba emel beraberinde haber olmayı da sağlamak (çünkü geçen sene çalışmıştı bu) ve ulaşılamayan gayelere ulaşmak! Bunun için de epey hoş kullandılar herkesi sessizliğimi ve çaresizliğimi de sonuna kadar sömürdüler. Senin tek cürmün benim oğlum olman. Bir garibanın oğlu olsaydın oldukcatan seni kapıma bırakıp kayıplara karışmışlardı.
Normal kurallarda 5 metre bile yakınıma yaklaşamayacak insanlara bu hamaseti ben verdim. O denli ki; senin gözünün önünde babana tekme tokat girişecek kadar, taraflı programlara çıkıp şuursuzca “tekrar olsa tekrar yaparım” diyerek tehdit edecek kadar, senin tek hayat garantin olan babanın 30 yıllık mesleğini ve emeğini iftiralarla bitirmeye çalışacak kadar, benden 7 yüz KM öteye kanunları, haklarımızı, senin menfaatlerini hiçe sayıp götürecek kadar cesaretlendiler.
Benim onayım ve haberim olmadan seninle ilgimizi çıkmaza sokacak kadar uzağa, bir bilinmeze sürüklediler. Daha doğrusu taşındılar. Ve giderken değil, gittiğinizde bana haber verildi. Samimiyetsiz “iyi niyet davranışları sergileyerek, işlenilen kabahati hafifçeletmeye çalışıyorlar. (İstediğin vakit gelip bakılırsabilirsin v.s)
Seni oraya gelip alarak otellerde, sana ilişkin olmayan odalarda ve ortamlarda görmemi sağlamaya çalışıyorlar. bu biçimde olsun ki tekrar geldiğimde otele gitme fikri ‘senin benimle gelmeni engellesin’ diye. Bana en azından bir hazırlık yapma talihi bile tanınmadı. Ve orada seni almaya geldiğimde, senin yanında ne üzere bir akına uğrayacağım aşikâr değil. Çok muhakkak oraya çekilmeye çalışılıyorum. Ben burada, odanın olduğu, oyuncaklarının olduğu, arkadaşlarının ve seni seven onca insanın olduğu meskeninde bekliyorum oğlum seni. 3 haftadır nazaranmiyorum seni. Senden özür diliyorum bu hamaseti onlara taa baştan verdiğim için. Evvel doğum günü hazırlıkların bana “göndereceğim” diye yaptırıldı, daha sonra kanunlara ve bize verilen haklara bile karşı gelerek gdolayıldün. Tıpkı geçen doğum gününde yapıldığı üzere. Dedim ya “aynı Sinema oynanıyor”
Okula yazdırdım, okuldan alındın ve daha sonra “bizi meskene hapsettin” diye akla ziyan münasebetler gösterildi. Hedef kendilerine otomobil aldırtmaktı. Yani mal talebiydi. Alırdım sorun değil lakin “oğlumun kemerini bağlamadan otomobile bindiremezsin” dediğimde bana alaycı bildiriler attılar. Ben senin güvenliğini tehlikeye atarak bunu yapamazdım.
pek hayli ailenin hayalini kurup oturamadığı meskene “dağ başı burası” dendi ve gdolayıldün. Bu “dağ başı” denilen yer Babanın ve pek fazlaca kuzeninin oturduğu, deniz düzeyinde, her türlü gereksiniminin (okul ve hastanen de dahil) yürüme aralığında olduğu uygar ve imkanlarla dolu, kent büyüklüğünde bir yer.
Kaç babalar günümüz, 23 Nisan’ımız, bayramımız ve kaç doğum günümüz katledildi hepsi defterimde yazıyor oğlum. Keşke bu biçimde olmasaydı ve keşke herkes hissesine düşeni yaşayıp seni memnun etmek için benim kadar çıkarsız uğraşsaydı.
MUTLU YAŞLAR OĞLUM
Ama artık üzülmüyorum. Hatta hüzünlü de olsam “mutluyum” zira bu zalimlikler seni ve beni daha keyifli günlere hazırlıyor. Ben bir daha daima olduğu üzere adalete inanıyor ve yerini bulacağı günü bekliyorum. Senin haklarını korumak için o mahkeme kapılarında 1 saniye bile yüksünmeden hazır bekleyeceğim. Seni hayli lakin hayli seviyorum oğlum Keyifli yaşlar.
“Bu mektup herkese” Hiç duyar kasmayın. Kimse ilgilenmek zorunda da değil. Hak hukuk tanımadan, ne olup bittiğini bilmeden, benim sessizliğimi de fırsat bilip cesaretlendirdiğiniz için siz de en az benim kadar hatalısınız. (Lafım herkese değil. Bilen biliyor) Ben oğlum kullanılarak oynanan bir oyunu bozmaya çalışıyorum. Burada oğlunu muhafazaya çalışan bir babadan öte biri…
NE OLMUŞTU?
Özcan Deniz ile Feyza Aktan, 2019 yılında çekişmeli boşanma davası açmış ve 2 yıl evvel mutabakatlı olarak boşanmıştı. Özcan Deniz’in eski eşi Feyza Aktan ile yaşadıkları uzun mühlet magazin gündemini meşgul etmişti. Eski eşine şiddet uyguladığı teziyle yargılanan Deniz, davadan beraat etmiş ve Aktan’ı affettiğini belirtmişti.