Ünlü oyuncu ve model Tuba Ünsal, namaza başladığını deklare etti. Ünsal, “Küçükken epey dindar bir ailenin parçasıydım, babaannem Sare kara çarşaflı bir Müslüman idi. Kızıma onun ismini verdim. Namaz kılmaya başladım, önce bunu söylemeye çekinirdim” tabirlerini kullandı.
”BABAANNEM KARA ÇARŞAFLI BİR MÜSLÜMANDI”
Tuba Ünsal, Şamdan Plus mecmuasına verdiği röportajda, “Hayatta sizin için de her şey daima hayli yolunda gitmemiştir herbiçimde, ortada takıldığınız anlar da olmuştur o denli değil mi? bu biçimde anlarda nelerden güç aldınız?” sorusuna şöyleki yanıt verdi:
“Dua ederim. Küçükken çok dindar bir ailenin parçasıydım, babaannem kara çarşaflı bir Müslüman idi. Babaannem Sare’yle dayanılmaz bir bağlantım vardı. Kızıma onun ismini koyarken dua ettim, ruhu ona üflensin, onun üzere merhametli biri olsun diye. Onun yardımıyla namaz kılmayı, dua okumayı ve ibadet etmeyi öğrenmiştim. daha sonra dinin çağdaş toplumdaki tabuları ve üstündeki baskıyla bir anda kendimi meditasyon yaparken, anlamadığım lisanda Sanskritçe mantralar dinlerken buldum.
”İŞİN ÖZÜ HAYATLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN MANEVİYATIMI GÜÇLENDİRİYORUM”
daha sonra aslında ‘kolektif dua’ diye bir şey olduğunu keşfettim, yani bu topraklarda her insanın ortak ettiği duanın titreşiminin mucizelerini gördüm. Artık yeniden dua etmeye başladım. Sabah namazına da başladım. Secde etmenin kan akışıyla bir arada hipofiz bezi üzerinde harikulade olumlu bir tesiri var. Yogadaki balasana pozu ve secde etmek tıpkı etkiyi yaratıyor. İkisinin de söz karşılığı “Boyun eğmek, teslim olmak.” Dini vecibeleri yerine getirmek için bütüncül bir hayat değişimine giremiyorsam da kendime uygun geleni seçmekte özgürüm.
Evvelden namaz kıldığımı söylemeye çekinirdim zira bizim toplumumuzda din büyük bir tabu ve modernleştirilemez üzere algılanıyor. Çabucak ömrünüzün geri kalanıyla eleştiriliyorsunuz. Namaz kılan başını kapatmak zorunda, alkollü ortamda da olamaz üzere. Bunlar keskin tabular. İşin özü hayatla başa çıkmak için maneviyatımı güçlendiriyorum.”
”BABAANNEM KARA ÇARŞAFLI BİR MÜSLÜMANDI”
Tuba Ünsal, Şamdan Plus mecmuasına verdiği röportajda, “Hayatta sizin için de her şey daima hayli yolunda gitmemiştir herbiçimde, ortada takıldığınız anlar da olmuştur o denli değil mi? bu biçimde anlarda nelerden güç aldınız?” sorusuna şöyleki yanıt verdi:
“Dua ederim. Küçükken çok dindar bir ailenin parçasıydım, babaannem kara çarşaflı bir Müslüman idi. Babaannem Sare’yle dayanılmaz bir bağlantım vardı. Kızıma onun ismini koyarken dua ettim, ruhu ona üflensin, onun üzere merhametli biri olsun diye. Onun yardımıyla namaz kılmayı, dua okumayı ve ibadet etmeyi öğrenmiştim. daha sonra dinin çağdaş toplumdaki tabuları ve üstündeki baskıyla bir anda kendimi meditasyon yaparken, anlamadığım lisanda Sanskritçe mantralar dinlerken buldum.
”İŞİN ÖZÜ HAYATLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN MANEVİYATIMI GÜÇLENDİRİYORUM”
daha sonra aslında ‘kolektif dua’ diye bir şey olduğunu keşfettim, yani bu topraklarda her insanın ortak ettiği duanın titreşiminin mucizelerini gördüm. Artık yeniden dua etmeye başladım. Sabah namazına da başladım. Secde etmenin kan akışıyla bir arada hipofiz bezi üzerinde harikulade olumlu bir tesiri var. Yogadaki balasana pozu ve secde etmek tıpkı etkiyi yaratıyor. İkisinin de söz karşılığı “Boyun eğmek, teslim olmak.” Dini vecibeleri yerine getirmek için bütüncül bir hayat değişimine giremiyorsam da kendime uygun geleni seçmekte özgürüm.
Evvelden namaz kıldığımı söylemeye çekinirdim zira bizim toplumumuzda din büyük bir tabu ve modernleştirilemez üzere algılanıyor. Çabucak ömrünüzün geri kalanıyla eleştiriliyorsunuz. Namaz kılan başını kapatmak zorunda, alkollü ortamda da olamaz üzere. Bunlar keskin tabular. İşin özü hayatla başa çıkmak için maneviyatımı güçlendiriyorum.”