Birinci kere Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) kökenine ait tartışmalar büyüyor.
Elde edilen dokümanlara göre St. George’s Üniversitesi Onkoloji Profesörü Angus Dalgleish ve Norveçli bilim insanı Dr. Birger Sørensen, koronavirüsün ortaya çıkışıyla ilgili 22 sayfalık bir rapor hazırladı.
‘TERSİNE MÜHENDİSLİK İLE İZLERİNİ KAPATMAYA ÇALIŞTILAR’
Daily Mail tarafınca ulaşılan rapora nazaran, “Çin bilim insanlarının bir Vuhan laboratuvarında Kovid-19’u yarattığını ve akabinde yarasalardan doğal olarak evrimleşmiş üzere görünmesini sağlamak için virüsün ‘tersine mühendislik’ versiyonlarıyla izlerini kapatılmaya çalışıldığı” argüman edildi.
TABİATTA EŞİ OLMAYAN EŞSİZ PARMAK İZLERİ
Dalgleish ve Sørensen, geçtiğimiz yıl virüse karşı bir aşı oluşturmak emeliyle Kovid-19 örneklerini tahlil etti. Bilim insanları, koronavirüsün sadece laboratuvar üretiminden kaynaklanabileceğini söylemiş oldukleri, tabiatta eşi olmayan ‘benzersiz parmak izleri’ keşfettiklerini belirtti.
‘ABD VE ÇİN LABORATUVARDA ÜRETTİ’
Dalgleish ve Sørensen, mecmua ve data tabanlarının arşivlerini de inceleyerek, ‘Bazı Amerikan üniversiteleriyle ahenk ortasında çalışan Çin bilim insanlarının, koronavirüsü yaratmak için araçları bir ortaya getirdiğini’ öne sürüldü. ‘Gain of Function’ isimli olan bu projenin Obama’nın devrinde ABD’de yasaklandığı, fakat Vuhan Viroloji Laboratuvarı’nda çalışmaların devam ettiği açıklandı.
‘ÖLÜMCÜL BİR VİRÜSE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Dalgleish ve Sørensen, Gain of Function projesi üzerinde çalışan bilim insanlarının, mağara yarasalarında bulunan doğal bir koronavirüs ‘omurgasını’ alıp üzerine yeni bir ‘sivri uç’ ekleyerek onu ölümcül ve son derece bulaşıcı SARS-Cov-2’ye dönüştürdüğünü tez etti.
‘DOĞAL YOLLAR İLE GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN DEĞİL’
Çin’deki laboratuvarda yürütülen deneyleri inceleyen Dalgleish ve Sørensen, SARS-Cov-2’nin diziliminde art geriye dört müspet amino asit bulunduğunu, bunun doğal yollarla gerçekleşmesinin mümkün olmadığını öne sürdü.
Amino asitlerin hepsinin olumlu bir yüke sahip olduğunu tabir eden bilim insanları, virüsün insan hücrelerinin negatif yüklü kısımlarına bir mıknatıs üzere sıkıca yapıştığını, bu biçimdece daha bulaşıcı hale gelmesinin sağlandığını tabir ettiler.
‘BÜYÜK MECMUALAR REDDETTİ’ TEZİ
Araştırmayı gerçekleştiren bilim insanları yaptıkları açıklamada, “Bulguları yayınlamaya çalıştıklarını, fakat o sırada virüsün yarasalardan yahut öteki hayvanlardan insanlara doğal olarak geçtiğine inanan büyük bilimsel mecmualar tarafınca reddedildiklerini” söylemiş olduler.
Elde edilen dokümanlara göre St. George’s Üniversitesi Onkoloji Profesörü Angus Dalgleish ve Norveçli bilim insanı Dr. Birger Sørensen, koronavirüsün ortaya çıkışıyla ilgili 22 sayfalık bir rapor hazırladı.
‘TERSİNE MÜHENDİSLİK İLE İZLERİNİ KAPATMAYA ÇALIŞTILAR’
Daily Mail tarafınca ulaşılan rapora nazaran, “Çin bilim insanlarının bir Vuhan laboratuvarında Kovid-19’u yarattığını ve akabinde yarasalardan doğal olarak evrimleşmiş üzere görünmesini sağlamak için virüsün ‘tersine mühendislik’ versiyonlarıyla izlerini kapatılmaya çalışıldığı” argüman edildi.
TABİATTA EŞİ OLMAYAN EŞSİZ PARMAK İZLERİ
Dalgleish ve Sørensen, geçtiğimiz yıl virüse karşı bir aşı oluşturmak emeliyle Kovid-19 örneklerini tahlil etti. Bilim insanları, koronavirüsün sadece laboratuvar üretiminden kaynaklanabileceğini söylemiş oldukleri, tabiatta eşi olmayan ‘benzersiz parmak izleri’ keşfettiklerini belirtti.
‘ABD VE ÇİN LABORATUVARDA ÜRETTİ’
Dalgleish ve Sørensen, mecmua ve data tabanlarının arşivlerini de inceleyerek, ‘Bazı Amerikan üniversiteleriyle ahenk ortasında çalışan Çin bilim insanlarının, koronavirüsü yaratmak için araçları bir ortaya getirdiğini’ öne sürüldü. ‘Gain of Function’ isimli olan bu projenin Obama’nın devrinde ABD’de yasaklandığı, fakat Vuhan Viroloji Laboratuvarı’nda çalışmaların devam ettiği açıklandı.
‘ÖLÜMCÜL BİR VİRÜSE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Dalgleish ve Sørensen, Gain of Function projesi üzerinde çalışan bilim insanlarının, mağara yarasalarında bulunan doğal bir koronavirüs ‘omurgasını’ alıp üzerine yeni bir ‘sivri uç’ ekleyerek onu ölümcül ve son derece bulaşıcı SARS-Cov-2’ye dönüştürdüğünü tez etti.
‘DOĞAL YOLLAR İLE GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN DEĞİL’
Çin’deki laboratuvarda yürütülen deneyleri inceleyen Dalgleish ve Sørensen, SARS-Cov-2’nin diziliminde art geriye dört müspet amino asit bulunduğunu, bunun doğal yollarla gerçekleşmesinin mümkün olmadığını öne sürdü.
Amino asitlerin hepsinin olumlu bir yüke sahip olduğunu tabir eden bilim insanları, virüsün insan hücrelerinin negatif yüklü kısımlarına bir mıknatıs üzere sıkıca yapıştığını, bu biçimdece daha bulaşıcı hale gelmesinin sağlandığını tabir ettiler.
‘BÜYÜK MECMUALAR REDDETTİ’ TEZİ
Araştırmayı gerçekleştiren bilim insanları yaptıkları açıklamada, “Bulguları yayınlamaya çalıştıklarını, fakat o sırada virüsün yarasalardan yahut öteki hayvanlardan insanlara doğal olarak geçtiğine inanan büyük bilimsel mecmualar tarafınca reddedildiklerini” söylemiş olduler.