A
admin
Guest
Selda Bağcan, Tunay Bozyiğit’e ilişkin Hayat isimli yapıtı müsaadesiz olarak çıkardığı albümünde Düşen daima yerde mi kalır ismiyle okudu. Eser sahibi Bozyiğit, müziğe klip de çeken Bağcan’dan şikayetçi oldu. Bu gelişme üzerine Bağcan hakkında manevi, mali yahut irtibatlı haklara tecavüz cürmünden 5 yıla kadar mahpus istemiyle dava açıldı. Mahkeme cürmün uzlaşmaya tabi olduğunu söz ederek, belgeyi uzlaştırma ofisine gönderdi. Bozyiğit ile Bağcan, uzlaşamadı.
GÜNLÜĞÜ 20 TL’DEN UYGULANDI
İstanbul 2’nci Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nde görülen hakkında 5 yıl mahpus cezası istemiyle açılan davada mahkeme Bağcan’ı 365 gün karşılığı isimli para cezasıyla cezalandırdı. Bağcan’ın ekonomik ve toplumsal durumunu göz önünde bulunduran mahkeme, cezayı günlüğü 20 TL’den uygulayıp, 304 güne düşürdü. Bağcan’ın Bozyiğit’e 6 bin 80 TL ödemesine hükmedildi. Mahkeme, 5 yıl kararın açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
ÖDEMEZSE MAHPUS CEZASI
Tunay Bozyiğit’in avukatı Müslüm Kızıl, davanın 10 yılı aşkın müddettir devam ettiğini dikket çekti ve karar hakkında konuştu. Kızıl “Selda Bağcan, fikri ve sınai haklar ihlali yaptığı bahisle cezaya mahkum edildi. Mahkeme 5 yıla kadar mahpus cezası verebilirdi ya da isimli para cezası verebilirdi. Mahkeme takdiren 365 güne tekabül eden isimli para cezası verdi. İndirim de uygulayarak 304 güne karşılık gelen para cezasıyla karar çıktı” dedi.
5 yıl ortasında Selda Bağcan’ın cürüm işlememesi halinde bu cezanın ve kararın açıklanmamasına yönelik bir karar verildiğine dikkat çeke avukat, “Suç işlerse ceza açıklanıp, uygulanacaktır. Uygulanacak ceza, isimli para cezası. Şayet ödemezse 304 gün mahpus cezasına çarptırılacak” diye konuştu.
“HAKLI ÇIKTIĞIM İÇİN MUTLUYUM”
Eser sahibi kelam muharriri Tunay Bozyiğit, adaletin yerini bulduğunu, yaşanan olaylardan hiç memnun olmasa da haklı çıktığı için keyifli olduğunu söylemiş oldu. Bozyiğit “Hayat isimli yapıtımı Düşen daima yerde mi kalır ismiyle değiştirip kullanan Selda Bağcan’a karşı 2010 yılında bugüne kadar avukatlarımın aracılığıyla sürdürmüş olduğum davanın kararında haklılığımız mahkemece tespit edildi. Selda Bağcan, daha evvelki tazminat davası üzere telif kabahati sürece davasında da hatalı bulunmuştur” dedi.
“BİZLERİ SIKINTI DURUMDA BIRAKTI”
Bozyiğit “Benim üzere müzik işçilerini, bestekarları, kelam müelliflerinin yapıtlarını kimi ünlü sanatkarlar makus niyetli kullanarak yapıtlarımızdan ekmek kazanmalarına rağmen bizleri güç durumda bırakmıştır. Bilhassa bu pandemi sürecinde ayakta kalmaya çalışırken başka yandan da bu biçimdesine telif manasında mağdur edilmemiz kabul edilebilir değildir” dedi.
“BÖYLE OLMASINI İSTEMEZDİM”
bu biçimde olmasını sahiden istemezdim. Selda Bağcan’ın kendisini tanıdıktan daha sonra hürmet duymasam bile hiç bir yerde saygısız davranışım olmamıştır fakat kendisi her mecrada bana karşı iftira etmiş, hakaret, cürüm işlemiş, yasalar sonuçta bunu da engellemiştir” diye konuştu.
“KAZIM KOYUNCU GÖRSEYDİ ÜZÜLECEKTİ”
Yapıtı Kazım Koyuncu’nun okuduğunu, Selda Bağcan’ın da kendisinden istediğini kaydeden Bozyiğit, “Ben Kazım’a dedim ki, ‘ben yapıtımı senin haricinde bir diğerinin okumasından yana değilim, bu eser tam da senin sesine hoş oldu’. O da bana ‘Cersen ne olacak ki o da bizim ablamız’ demişti. Olayın bu noktaya geldiğini şayet görmüş olsaydı benim kadar şok olacaktı, üzülecekti. Ben de nitekim üzgünüm lakin hakkım tespit edilip, teslim edildiği için de hukuk tarafınca mutluyum” dedi.
GÜNLÜĞÜ 20 TL’DEN UYGULANDI
İstanbul 2’nci Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nde görülen hakkında 5 yıl mahpus cezası istemiyle açılan davada mahkeme Bağcan’ı 365 gün karşılığı isimli para cezasıyla cezalandırdı. Bağcan’ın ekonomik ve toplumsal durumunu göz önünde bulunduran mahkeme, cezayı günlüğü 20 TL’den uygulayıp, 304 güne düşürdü. Bağcan’ın Bozyiğit’e 6 bin 80 TL ödemesine hükmedildi. Mahkeme, 5 yıl kararın açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
ÖDEMEZSE MAHPUS CEZASI
Tunay Bozyiğit’in avukatı Müslüm Kızıl, davanın 10 yılı aşkın müddettir devam ettiğini dikket çekti ve karar hakkında konuştu. Kızıl “Selda Bağcan, fikri ve sınai haklar ihlali yaptığı bahisle cezaya mahkum edildi. Mahkeme 5 yıla kadar mahpus cezası verebilirdi ya da isimli para cezası verebilirdi. Mahkeme takdiren 365 güne tekabül eden isimli para cezası verdi. İndirim de uygulayarak 304 güne karşılık gelen para cezasıyla karar çıktı” dedi.
5 yıl ortasında Selda Bağcan’ın cürüm işlememesi halinde bu cezanın ve kararın açıklanmamasına yönelik bir karar verildiğine dikkat çeke avukat, “Suç işlerse ceza açıklanıp, uygulanacaktır. Uygulanacak ceza, isimli para cezası. Şayet ödemezse 304 gün mahpus cezasına çarptırılacak” diye konuştu.
“HAKLI ÇIKTIĞIM İÇİN MUTLUYUM”
Eser sahibi kelam muharriri Tunay Bozyiğit, adaletin yerini bulduğunu, yaşanan olaylardan hiç memnun olmasa da haklı çıktığı için keyifli olduğunu söylemiş oldu. Bozyiğit “Hayat isimli yapıtımı Düşen daima yerde mi kalır ismiyle değiştirip kullanan Selda Bağcan’a karşı 2010 yılında bugüne kadar avukatlarımın aracılığıyla sürdürmüş olduğum davanın kararında haklılığımız mahkemece tespit edildi. Selda Bağcan, daha evvelki tazminat davası üzere telif kabahati sürece davasında da hatalı bulunmuştur” dedi.
“BİZLERİ SIKINTI DURUMDA BIRAKTI”
Bozyiğit “Benim üzere müzik işçilerini, bestekarları, kelam müelliflerinin yapıtlarını kimi ünlü sanatkarlar makus niyetli kullanarak yapıtlarımızdan ekmek kazanmalarına rağmen bizleri güç durumda bırakmıştır. Bilhassa bu pandemi sürecinde ayakta kalmaya çalışırken başka yandan da bu biçimdesine telif manasında mağdur edilmemiz kabul edilebilir değildir” dedi.
“BÖYLE OLMASINI İSTEMEZDİM”
bu biçimde olmasını sahiden istemezdim. Selda Bağcan’ın kendisini tanıdıktan daha sonra hürmet duymasam bile hiç bir yerde saygısız davranışım olmamıştır fakat kendisi her mecrada bana karşı iftira etmiş, hakaret, cürüm işlemiş, yasalar sonuçta bunu da engellemiştir” diye konuştu.
“KAZIM KOYUNCU GÖRSEYDİ ÜZÜLECEKTİ”
Yapıtı Kazım Koyuncu’nun okuduğunu, Selda Bağcan’ın da kendisinden istediğini kaydeden Bozyiğit, “Ben Kazım’a dedim ki, ‘ben yapıtımı senin haricinde bir diğerinin okumasından yana değilim, bu eser tam da senin sesine hoş oldu’. O da bana ‘Cersen ne olacak ki o da bizim ablamız’ demişti. Olayın bu noktaya geldiğini şayet görmüş olsaydı benim kadar şok olacaktı, üzülecekti. Ben de nitekim üzgünüm lakin hakkım tespit edilip, teslim edildiği için de hukuk tarafınca mutluyum” dedi.