AKP Küme Başkanvekili Becerikli Ünal, evvelki gün 8. Milletlerarası Kitap ve Kültür Fuarı’nda bir konferansa katıldı. Ünal, konferansta Cumhuriyeti ve Harf Devrimi’ni amaç alan kelamlara imza attı.
Ünal, “bağışıklık sistemimizi” oluşturabilecek kuvvetli bir düşünme sistemine sahip olmadığımızı kaydederek, “Çünkü kuvvetli bir lisana sahip değiliz. Aslında bizim bir devir münevver dediğimiz bir devir aydın dediğimiz, zihni hakikati arayan, hikmeti arayan ve peygamber efendimizin yani bir Müslümanca bakış açısıyla Allah’ım bana eşyanın hakikatini göster dua ettiği eşyanın hakikatini arayan adamdır. Entelektüel ideolojik angajmanı olmayan adamdır. Nefretin, zihni kirletmeyi müsaade vermeyen kişidir” tabirlerini kullandı.
‘DÜŞÜNCE ÜRETEMEYİZ’
Türkiye’de yaşanan kültürel ihtilalin kanıyı yok ettiğini savunan Ünal, şöyleki konuştu:
“Tarihteki en sert kültürel ihtilal Türkiye’de yaşanmıştır. örneğin Fransız İhtilali her şeyi yıkmıştır lakin lisana dokunmamıştır. bir daha en sert ihtilallerden bir tanesi Mao’nun Çin’de yaptığı kültürel ihtilaldir ve o da lisana dokunmamıştır. Fakat maalesef bir kültür ihtilali olarak Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, lisanımızı, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir. Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir niyet üretemeyiz yalnızca konuşma gereksinimimizi karşılayabiliriz.”
‘HAZIMSIZLIKTAN İBARET’
Ünal’ın kelamlarına tarihçiler de reaksiyon gösterdi. Prof. Dr. Hakkı Uyar, “Osmanlı Devleti, Türk tarihinin en büyük ve en uzun ömürlü devletidir. Lakin 20. yüzyılın başına gelindiğinde çökmüştür. Zira çağdaşlaşma eforları kısmi ve yüzeysel kaldı. Lakin başka taraftan Cumhuriyeti kuran takımlar da o çağdaşlaşma gayretinin eseri olarak yetiştiler. Atatürk de bunlardan bir tanesiydi. Atatürk ve nesli, Osmanlı’nın çöküşünü dış güçlere ve komplolara bağlamadılar” değerlendirmesinde bulundu.
(Prof. Dr. Hakkı Uyar)
Uyar, “Harf İhtilali kararında bilgisiz kalmadık. Bilgisiz olduğumuz için Osmanlı çöktü” derken, 1918’e gelindiğinde çöküşün kaçınılmaz olduğunu söyleyerek şöyleki devam etti:
‘OY İÇİN KULLANIYORLAR’
Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı, iktidarın palavralara daima dertli vakit içinderda oy için başvurduğunu belirterek “Belli bir kesitin 1950’lerden beri söylemiş olduği palavralar bunlar. Acı olan kendileri de bu ihtilallerin aslında niye yapıldığını bilmelerine karşın palavraları daima problemli vakit içinderda oy için kullanmalarıdır” dedi.
(Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı)
Elmacı, bu ihtilallerin tümünün akıl ve bilim çerçevesinde gerçekleştirildiğini vurgulayarak “Okuma yazma oranının yüzde 5’lerde olduğu ve kimsenin okuduğunu anlamadığı devirlerden, dini kitapların Türkçeye çevrilmesiyle dinini anlayan sorgulayan bir kuşak ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
‘MEDRESE ZİHNİYETİ ÇATIŞMASI’
Doç. Dr. Halil Özcan, Atatürk’ün yaptığı zihniyet ihtilalinin karşısında medrese zihniyeti olduğunu belirterek “Bu kelamlar, Aydınlanma zihniyetiyle, medrese zihniyetinin bir çatışmasıdır. Bu çaba hala devam ediyor ve bitecek üzere de gözükmüyor” dedi.
(Doç. Dr. Halil Özcan)
Ünal, “bağışıklık sistemimizi” oluşturabilecek kuvvetli bir düşünme sistemine sahip olmadığımızı kaydederek, “Çünkü kuvvetli bir lisana sahip değiliz. Aslında bizim bir devir münevver dediğimiz bir devir aydın dediğimiz, zihni hakikati arayan, hikmeti arayan ve peygamber efendimizin yani bir Müslümanca bakış açısıyla Allah’ım bana eşyanın hakikatini göster dua ettiği eşyanın hakikatini arayan adamdır. Entelektüel ideolojik angajmanı olmayan adamdır. Nefretin, zihni kirletmeyi müsaade vermeyen kişidir” tabirlerini kullandı.
‘DÜŞÜNCE ÜRETEMEYİZ’
Türkiye’de yaşanan kültürel ihtilalin kanıyı yok ettiğini savunan Ünal, şöyleki konuştu:
“Tarihteki en sert kültürel ihtilal Türkiye’de yaşanmıştır. örneğin Fransız İhtilali her şeyi yıkmıştır lakin lisana dokunmamıştır. bir daha en sert ihtilallerden bir tanesi Mao’nun Çin’de yaptığı kültürel ihtilaldir ve o da lisana dokunmamıştır. Fakat maalesef bir kültür ihtilali olarak Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, lisanımızı, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir. Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir niyet üretemeyiz yalnızca konuşma gereksinimimizi karşılayabiliriz.”
‘HAZIMSIZLIKTAN İBARET’
Ünal’ın kelamlarına tarihçiler de reaksiyon gösterdi. Prof. Dr. Hakkı Uyar, “Osmanlı Devleti, Türk tarihinin en büyük ve en uzun ömürlü devletidir. Lakin 20. yüzyılın başına gelindiğinde çökmüştür. Zira çağdaşlaşma eforları kısmi ve yüzeysel kaldı. Lakin başka taraftan Cumhuriyeti kuran takımlar da o çağdaşlaşma gayretinin eseri olarak yetiştiler. Atatürk de bunlardan bir tanesiydi. Atatürk ve nesli, Osmanlı’nın çöküşünü dış güçlere ve komplolara bağlamadılar” değerlendirmesinde bulundu.
(Prof. Dr. Hakkı Uyar)
Uyar, “Harf İhtilali kararında bilgisiz kalmadık. Bilgisiz olduğumuz için Osmanlı çöktü” derken, 1918’e gelindiğinde çöküşün kaçınılmaz olduğunu söyleyerek şöyleki devam etti:
‘OY İÇİN KULLANIYORLAR’
Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı, iktidarın palavralara daima dertli vakit içinderda oy için başvurduğunu belirterek “Belli bir kesitin 1950’lerden beri söylemiş olduği palavralar bunlar. Acı olan kendileri de bu ihtilallerin aslında niye yapıldığını bilmelerine karşın palavraları daima problemli vakit içinderda oy için kullanmalarıdır” dedi.
(Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı)
Elmacı, bu ihtilallerin tümünün akıl ve bilim çerçevesinde gerçekleştirildiğini vurgulayarak “Okuma yazma oranının yüzde 5’lerde olduğu ve kimsenin okuduğunu anlamadığı devirlerden, dini kitapların Türkçeye çevrilmesiyle dinini anlayan sorgulayan bir kuşak ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
‘MEDRESE ZİHNİYETİ ÇATIŞMASI’
Doç. Dr. Halil Özcan, Atatürk’ün yaptığı zihniyet ihtilalinin karşısında medrese zihniyeti olduğunu belirterek “Bu kelamlar, Aydınlanma zihniyetiyle, medrese zihniyetinin bir çatışmasıdır. Bu çaba hala devam ediyor ve bitecek üzere de gözükmüyor” dedi.
(Doç. Dr. Halil Özcan)